İçtiğim Su Ankara

Herkesin bildiği gibi Atatürk 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldiğinde, İstanbul'a göre kasaba görünümünde, yokluklar içinde bir şehir bulmuştu. Elindeki özgürlük, cumhuriyet meşalesi tüm ülkeyi aydınlatmaya yetiyordu. Ankara'nın en büyük sıkıntısı susuzluktu. Hamasi olarak irfan susuzluğunu da eklersek, Atatürk ve Ankarayı anlatmış oluruz. Saygılarımla.

yazı resim

İçtiğim su Ankara

Hisarımın her burcu gizlenmiş bir kamera
Kayıp çapa, Gordiom, su yüzünde amfora
Suyu bol, tası hayrat, taş oluklu çeşmeler,
Eski düş, yeni taam, içtiğim su Ankara.

İndiğim ‘Karaoğlan’, ‘Çıkrıkçılar’ uğrağım
Çarşı içi, dingince ‘Cihan’dı dar sokağım
Hacıbayram, Uzunyol, Ulucanlar çepçevre,
Canlanmış birer resim kalan birkaç konağım.

Gel arkadaş dur dinlen çıkımız ortaklaşa
Oylum oylum çizgisi git geriye, dön başa
Bir avuç abıhayat, bir kucak yaşanmış çağ,
Yahya Galip, Tandoğan, Vali Abidin Paşa.

Şişkindere bağları sağ yan Esat, Çankaya
Bu tozlu yollarında seğmenim atlı, yaya
Bülbülderesi müzik, Ahmetlerdi sağdıçın,
Bakıp göstereniyle kendime oldum kahya.

Atatürk Başöğremen, okumak büyük çağrı
Şifasında her bölüm, bal yapan olgun arı
Bir gövdeydi kocaman tarihini yazarım,
Osmanlıca terk oldu, Türkçe yazıydı gayrı

Gördüğün eski yerler düşteki o heyecan
Gelişen adım adım yolun üstünde revan
Köprü üstü, yol çatı yaz sevdası, kış sisi,
Vadisi göl, şelale; park, bahçesi taze kan.

Çağlıyor, çağ atlıyor ve seninle gururlu
Yol çığrından, bulvara devleşti Anadolu
Testileri doldurdu susuz değil asil kan,
Siyaseti saymazsak Başkenti derli toplu.

Başa Dön