bir yanımı alıp gitme benden,
ben senin ellerinle büyüttüm içimdeki üşüyen çocuğu.
sakin sulardayken, senin çağlayanlarında batmayı öğrendim.
yakınlığının bedelini susuzluğumla ödedim.
çünkü bir parçamı seninle bıraktım ben.
sen yetmez dedikçe ben daha çok sarıldım...
göremediğim bir ele dokunabilmek için,
ellerimi çamurlu, kanlı suların derinliğine emanet ettim,
zehrine aktı içim, kayboldu yüzüm.
gözlerim senin aynan oldu.
şimdi bir parçamı alıp kirletiyorsun.
beni yeniden yazmanı beklerdim oysa çizgisiz defterlerine,
deneyip bir kere daha çizebilirdin bizi daha güzel hayallerinde,
ben seni yüzüme gözüme içime çizdim.
içim seninle dolu, içimde denizler var.
içime akan sesinin bedelini suskunluğumla ödedim,
çünkü ne kadar seversen sev beni
hiç bir söz seni inandıramayacak biliyorum.
kestane gözlerine, sonsuz döngüde kaybolan buklelerine bakıyorum.
bir anda dönüp gitme yine,
birlikte bir vapura bineriz.
falına baktırırsın, kısmetin çıkar,
belki sen de onu seversin.
deniz kenarında bir kez daha yürürüz,
karanlıkta baş başa kalırız, korkmayız..
duaların, kabuslarını kovar.
gözlerim gözlerinden geçen yağmurlu bir yol bulur,
ellerim ellerinin sıcaklığının takibinde,
nereye dönsem hep seni arar...
içim seninle dolu,
içimde gemiler var...