İlk yazımda bir Pub demiştim, işi arttırıyorum, kızıştırıyorum. Haydi müteahhitler, taşaronlar, bize bir araya geleceğimiz mekanlar yapın. Genç, ihtiyar yeni ufuklara yelken açalım. Mevlana'nın dediği gibi her kim olursan gel, diyelim. Aramızdan yeni Orhan Veli'ler, Halide Edip'ler, Adalet Ağaoğlu'lar, Sait Faikler çıksın. Genç kuşaklara bu mekanları armağan edelim.
Adını da koyalım şimdiden. İngiliz Public House'dan kısaltıp Pub demiş. Anlamı Genel bir mekan, dileyenin geleceği... Ben de Genel'den kısaltıp Gen diyorum. Halk da dedim, dedim işte... Hadi siz de birşeyler bulun. İçimizden ne gençler, cevherler çıkıp bir volkan gibi fışkıracak ve pırıl pırıl adlar bulacak. Renkler çoğalacak, yüreğimiz ferahlayacak. Omuz omuza, dirsek dirseğe ne yarınlar üreteceğiz bir bardak çaydan. Katılın siz de birşeyler üretmeye... Mahallemiz de tanımadığımız kimbilir kaç güzel yürekle karşılaşacağız. Bir emekli, bir genç fakülteli, bir marangoz, bir sinemacı, belki de bir manken komşumuz şenlendirecek mekanımızı. Nice dostluklar kurulacak...belki böylece hiç çalmadığımız kapı komşularımız da açığa çıkacak... mazinin ölülerine can vereceğiz. Yeşil can eriği gibi.. İşte benim Üniversitelerim !!! Dileğim bu, bu istek çeşmesi hiç susmuyor.
Her Mahallenin Birkaç Pub'ı Olmalı
Her mahallede birkaç Pub olmalı diyorum, her birine ayrı ad ayrı renk vererek...Dirsek dirseğe, omuz omuza oturuyoruz. Senin şiirin benimkine karışıyor, bir bardak çayın renginde !