Ya Ben Ne Diyeyim Size...

son zamlar üzerine kulak kabarttım halkın deyişine.

yazı resim

Mevlanekapı'ya düştü yolum. Önce Kocamustafapaşa'daki baba evimi ziyaret ettim. Oradan Merkez Efendi mezarlığına gideceğim. Babamın, anamın mezarını ziyaret edeceğim. Sur kapısından daha çıkmadan çevre insanlarının feryadını duydum. Bu zamları nasıl öderiz diye ağlayacak denli sıkıntıdaydılar. Kadının biri- evhanımı olduğu belli- kocamın bu yıl aldığı otuzaltı liralık zamla elektriği mi ödeyeceğim yoksa doğal gazı mı diyordu. Ya mutfak ne olacak ? Çocuğun okul giderleri ? Kocam, iki otobüsle gidiyor işine. İnşallah otobüse zam yapmazlar. Yatalak anamın ilaçlarını kim alacak ? Sorun üstüne sorun. vay be dedim. Az yürüdüm. İki katlı bir evin altında dükkâna benzer bir yer. Kapısı, çerçevesi yok. Sakallı kambur bir ihtiyar, süpürge yapıyor. Şaşırdım kaldım. baba dedim, ne yapıyorsun? İşin mi yok..bu yaştan sonra çalışmak sana yakışmaz. Otur köşende, getirsinler önüne kahveni. Öyle deme oğul dedi. Az önce dertlenen kadını duydun. He duydum dedim. İşte o benim gelinimdir. Ona destek olmazsam yaşayamaz. Aklını yitirir. Vay anasını ! diyeceğim geldi. Başkalarını dinlemedim, canım sıkıldı. Bu çaresiz iki kişinin acıklı hâli beni düşündürdü.
İhtiyar süpürgeci, arkamdan söyleniyordu. " Ya ben ne diyeyim size. Elektiriğe % 1o yerine % 2 zam yapsaydınız da küçük torunuma bir ayakkabı alsaydım. Doğalgaza % 15 zam demek vergileriyle birlikte kaça dayanacak. Günde 100 süpürge yapacak gücüm mü var benim ? Hay ben ne diyeyim size ! Dün gece sofrada un çorbamızı içerken torunumun sorduğu soruya yanıt veremedim. Dede dedi, pirzola nedir ? Onu ben de bilmiyorum çocuğum dedim. Ama endişe etme yarın bir büyüğümüze sorup öğreneceğim. Biz yazın domates kışın patates yemeye alışığız. Ama gönül istiyor ki küçükler, torunlar gün görsün biraz.
Mevlanekapıdan çıkıp mezarlığa giderken ihtiyar süpürgecinin sözlerini tekrarladım.
Hay ben ne diyeyim size ! Hay ben ne diyeyim size !

Başa Dön