Kız arkadaşının ona inanan arkadaşlarını da kandırması sonucu bozuştuğu için eve de gidemez. İşyerinde geceler bir süre. Daha sonra bir kenar mahalleden ucuz bir ev bulur. Ev resmen topraktan yapılmış bir gecekondudur. Yağmurlu havalarda çatıdan sızan sular toprak kokusunu da getirir ona gecekondunun en güzel yanı da budur. Evin tahtadan giriş kapısı birinci odaya açılır. Odadan ikinci odaya bir bağlantı kapısı, oradan da küçük bir mutfağa açılan kapı vardır.
Sonuçta okulu bırakmak zorundadır ve eve geri dönemez. Hiçbir zaman ailesine anlatamayacağı ve onların anlama ihtimali milyonda bir bile olmayan bu durumda bir iş bulup hayatını idame ettirmelidir. Babasının onun okuması için gönderdiği paraları almaya eli gitmez.
Tren vagonlarına benzer ilginç bir ev vesselam. Tuvalet evin dışındadır. Soğuk kış günlerinde ne kadar zor olsa da tuvalette banyo yapmak zorundadır. Elektrikli ısıtıcının ısıttığı sular ile sıcacık bir banyo yapmak gibisi yoktur. O çalışan biridir ve gün içinde terlemektedir, sıcacık banyo tüm kirini ve yorgunluğunu alır.
İşyerinde çalışanların en gediklisi bir yarım akıllıdır. Saf bir çocuk işyerini erkenden o açar anahtarlar ın birer tanesi de onda durur. Patron un en güvendiği adamdır. Zaaflı zayıf bir kişilik ama güvenilir ve sadakatli. Patron onu hafta sonları oyun salonuna götürür. O kadar mutlu ve kaygısız ki dünya yansa kurtaracak eski bir hasırı yok derler ya işte öyle.
İşyerinde çalışırken radyo dinlenir. Bir gün radyo da Nilüfer söylemeye başlayınca, duygulanmasından anlaşılır ki Ali hayatında bir kere görmüş ve âşık olmuş, toz kondurmazmış. Bu saf çocuk patronun habercisidir aynı zamanda. İşyerinde olan biteni patron bu kişiden öğrenir. Patron iyi biri aslında da, Sercan gecekondu semtinden işyerine gelene kadar patron bürosuna yerleşir işçi girişini rahatlıkla görebileceği bir yerde olduğundan kimin erken kimin geç geldiğini görür. Sercanı birkaç defa uyarırılar. Ama o aldırmaz. Eşek olana semer vuran çok olur ya orası olmazsa başka bir yerde çalışır. Ta ki öğle saatinde çay servisi yaparken, çayı işçilere dağıttığı ve patrona çayı soğuk getirdiği için fırça atana kadar bazı eziyetlere katlanır.
Yeni biri işe başladığı yerde, sümüğünü bile atmasını bilmeyenler patron kesilir. Kraldan çok kralcı olurlar. Bazı insanlar çok iş değiştirir bu tip sebepler yüzünden. Sercan çok sabırlı olmasına karşın onun da bir dayanma gücü var tabi. İşte çay olayından sonra işyerinden de kovulur.
Kız arkadaşı bir pazar günü Sercanı bulur ve şehrin en merkezi caddesinde yürürken konuşurlar. Kız onun şehirden gitmesini istemektedir. Sercan bunun kabul edilebilecek bir durum olmadığını. Şehri asla terk etmeyeceğini söyler. İnsanlar bir şeyler istemeye başlayınca sonu gelmez. Her insanın kişilik hakları var. Kimsenin bu haklara müdahale etme hakkı yok.
Sercan, ne kadar inatçı olsa da bu kişinin psikolojik baskılarına karşı dirençle kendini savunması, evet savunması boşa çıkar. Direncini kaybeder. Teslim olmuştur zamanın akışına.
Çalışmak Sercana iyi gelmiştir aslında, nerede başlayacağı nerede devam edeceği ve nerede sona ereceği belli olmayan yaşamda onca şeyi unutturmuştu. O bir şeyleri insanlara anlatma zorunluluğu hissetmiyordu artık...