anadolu'nun burasında
kuşun arada ama sırası geldiğinde uçtuğu
kervanın pide salonu ismini aldığı burasında
acılarım ıssız kağıda yavaşça
istanbul gibi düşüyor.
çantaya tıkıştırdığım havludan
ve ömrüme yatıya kalmış
bir otel odası yalnızlığından
kimsenin haberi olmuyor.
hüzün dolaşırken kasaba boşluklarında
gri kendini buluyor
ama kendi griyi tanımıyor
çünkü kendi şehirli olmuş, artiz olma yolunda.
anadolu'nun burasında
toprak kokan parça tesirli sözler
bildik bir yitimi hatırlatıyor,
ümitkıran salgınında
karantinadaki hayallerim ölüyor
yüreğimin güneş girmeyen odasında
ki ben
duvara neyin işaretini atıyorum
görüş gününü kaçırmış
tarihsiz acılar koğuşunda.
anadolu'nun burasında
mesafeler sızıyor sinsice hasrete
zaman geçtikçe bulanıyor yollar
bir otoban sessizliğinden
patikaya dönüşüyor sevdam
bir tarafımın davetkarı şarampol
diğer tarafımın sana kenarı
bitecektir herhalde
bu yol üstü ihtiyaç molası.
bu bir otel "bunu saymayız"ı
kasaba yerleşikliği kokusunda.