Ayak tırnaklarımla tırmalarken tahta döşemeleri,
o diş sızlatan sesleri duymaya neden tahammül ettiğimi hiç düşünmedim.
Hafif bir gıcırtıyla oda kapısı aralandı,
Haspanın duyarsız dolaşı daha az ses çıkarıyordu.
Hatta yok denilecek kadar azdı.
O ağır gövdenin ayakları altında sesler boğuluyormuş gibiydi.
Bu duyarsızlığın karşılığı ne olmalı diye düşündüm.
Ciğerlerimden boğazımı zorlayan derin bir öksürük eşlik etti bu kaba sessizliğe
Beni bekleyen bir azarın şamar gibi kulaklarımdan parlağını önce hissetmedim bile
Sonra acısı duyuldu şimşeksi bakışlarımda
öfkesi fırladı seyrek dişlerimin aralığında
Şiddet iki kişilik bir savaştı, taraflar yorulunca son bulan
En cesaretli, en mert başkaldırıydı bizimkisi
birbirimize karşı.
Pişman olmadan, özür dilemeden kavga etmek ne güzel.