Bayanın birinin bir gün hanımlığı tutmuş. Sabah kalmış, "Üzerimde bir yorgunluk var, bugün bir şey yapmak istemiyorum” diye içinden geçirmiş. Ocağa bir tavuk koymuş ve bahçeye çıkmış.
Tavuk ocakta pişerken o da kapı önünde oturuyormuş. O sırada bir dilenci gelmiş. Dilenci, “Hanım bir hayır ver" demiş. Hanım, “Bugün benim hanımlığım tuttu, gir içeriden ne alacaksan al” demiş. Dilenci içeriye mutfağa girmiş. Bir bakmış ocakta tavuk pişiyor. Ocaktan tavuğu alıp, torbasına koymuş, tencerenin içine de çarıklarını bırakmış. Hanım dilenciye “Bir turcehun okur musun?” demiş. Dilenci uygun bir melodi ile, “Tencereden tavuk alınıp torbaya konacak, çarıklarda tencereye konacak, işte geldi turcehun” demiş. Hanım dilenciye “Ağzına sağlık” deyip yollamış.
Dilenci gidince hanımın kocası gelmiş. Kadın eşine “Bugün benim hanımlığım tuttu, gir içeriye ocakta tavuk var. Al onu ye” demiş. Kocası içeriye mutfağa girmiş. Tencereye bir bakmış içinde çarıklar var. Adam karısına “Bu ne iştir hanım” diye sormuş. Kadın, “Bugün benim hanımlığım tuttu, dilenci gelmişti, hayır istedi, ben de gir içeriden al dedim, bir de turcehun okudu, o yapmıştır” demiş.