"Hamalca" Türkiye Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde!

Bazı milletvekillerinin kendi aşiret dilleriyle TBMM kürsüsünden konuşmalarını duymamız iyi oldu. Bu "tanımlanamayan" kaba dili (!) ben küçükken hep hamallardan duyardım ve hamalların kendi aralarında "hamalca" konuştuğunu sanırdım. Meğersem öyle değilmiş !

yazı resim

Lisede Vartanuş isminde bir kız arkadaşım vardı. Vartanuş Ermenicede "gül goncası" demekmiş. "Hangisi gül, hangisi gonca" dedim? "Vart" gül demekmiş ! VART ??? Öyle bir gülmüştüm ki çok bozulmuştu. Canım güle "vart" denir mi be kızım? Yoksa karanfile de "zart" mı diyorsunuz? İnsaf yahu insaf ! Yani örneğin Ermeni olsaydı Abdullah Vart mı diyecektik? Böyle bir dil olsa ne olur olmasa ne olur?

Londra'nın varoşlarında konuşulan "Kakni" (Cockney) denilen yerel bir dil vardır. Bu bir çeşit kaba ve argo bir İngilizce'dir. İmdi İngiliz Kraliçesinin bu dili ikinci resmi dil olarak ilan edip eğitim ve öğretimi "Kaknice" yaptırması söz konusu olabilir mi? Kraliçenin böyle bir işe kalkışması ancak onun iyice tozuttuğunun bir göstergesi olabilir! Tam tersi o kötü dili konuşanlar o dilden kurtulmaya ve bir Londralı gibi konuşmaya çalışırlar.

Fransa'da da bir çok yerel taşra dili ve ağız vardır. Ama o diller (!) okutulmaz, öğretilmez hatta konuşulmaz bile. Fransızlar Parisli gibi konuşmaya çabalar. Ulusal marşları (Marseyez) Marsilya'dan çıktığı için Marsilya ağzını ikinci resmi dil olarak dayatmaya var mısınız ey Fransızlar? Kırmızı araba hemen gelir, doğru tımarhaneye...

Ama bizde tam tersini görüyoruz. Tarih boyunca İran dili, Arapça ve Türkçe karışımı gudubet bir dili bile doğru dürüst konuşmaktan aciz aşiret kümelerinin karman çorman konuştuğu -çünkü köyden köye, aşiretten aşirete dil değişir ve birbirlerini de anlamazlar- kaba ve çirkin bir dil, güzel Türkçe'mizin yanında ikinci bir dil gibi topluma dayatılıyor. Devlet ve TRT bu ilkelliğe ve ucubeliğe öncülük ediyor.

Birader bu kepazelik, rezalet ve utanca kim dur diyecek? Dur diyen kim? İş adamları ve iş kadınlarını görüyoruz işte büyük bir marifetmiş gibi aşiret kültürünü baş tacı edip onlarla birlikte hora tepiyorlar ! Herkes gider Mersine, biz gideriz tersine. Çünkü amaç başka, hedef başka...

"Kuliyakça" diye bir dil duydunuz mu? Şimdi adamın biri kalkıp da "yahu ben Kuliyak kökenliyim, Kuliyakça'ya özgürlük" diyerek TBMM kürsüsünden böğürmeye başlarsa ne yapacağız?

Kültürel-yerel zenginlik diye bir takım ilkel gelenekleri, yapay, kaba ve çirkin aşiret dillerini yaşatmak için tepişmenin kimseye bir faydası yoktur. Bu irticanın, gericiliğin, soytarılığın daniskasıdır. Soranice olsun, Kırmanci olsun, Zazaca olsun, Zuluca, Furca, Mabaca, Tumtumca, Komuzca, Şaboca olsun. Dalga geçmiyorum böyle diller gerçekten var !

Bunlar ölmekte olan dillerdir, dirilmeleri mümkün değildir ve bu nedenle mezarlarını derin kazmak gerekir. Hayvanların, kuşların, böceklerin çıkardığı sesler bile bu dillerin akustiğinden güzeldir.

Bir dildeki fonetik, fonolojik, estetik ve akustik yapı o dilin ve toplumun gelişmişlik göstergesinin en önemli ölçütlerinden biridir. En gelişmiş toplumlar, en gelişmiş dilleri ve en estetik söylemleri kullanırlar.

Bugün "Osmanlıca" öğrenmenin -araştırmacılar dışında- nasıl ki kimseye bir yararı olmayacaksa, aynı şekilde, etnik dilleri öğrenmenin de kimseye bir yararı olmayacaktır. Aşiret dilleriyle, feodal gelenekler ve adetlerle bir toplum ge-li-şe-mez huuu ! Aklınızı başına devşirip onlardan bir önce kurtulmaya bakın.

Ülkemizin saygın kurumlarından biri neyse ki bu konuda bir açıklama yapmak gereğini duyarak şu aşağıdaki hususlara dikkat çekmiş:

"Dil, kültür ve ülkü birliği, bir millet olmanın başta gelen vazgeçilmezleridir. Dil birliğinin olmaması durumunda bunun sonuçlarının neler olacağı, tarihteki birçok acı örnekleriyle gözler önündedir. Son günlerde "Dilimiz" üzerinde kamuoyunun gündeminde yer alan birtakım tartışmaların, cumhuriyetimizin temel kuruluş felsefesini kökten değiştirecek bir noktaya doğru hızla götürülmeye çalışıldığı endişeyle izlenmektedir."

Kim bu açıklamayı yapan? Türk Dil Kurumu mu? Hayır, Türk Silahlı Kuvvetleri ! (TSK'nin 17 Aralık 2010 tarih BA - 03 / 10 sayılı Basın Açıklamasının 3 ve 4.cü maddeleri). İşte takunyacı arabesk zihniyetin ülkeyi getirdiği son durum bu.

Başa Dön