Devrimci Karargah Örgütüne yardım ve yataklık ettiği gerekçesi ile 28 Eylül 2010 tarihinde tutuklanan eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcının tutuklanmasının üzerinden tam bir ay geçti.Ancak bu sürecin başlamasına sebep olan yani fitili ateşleyen ilk olay emniyet ve Gülen cemaati arasındaki ilişkiyi ortaya koyan açıklamaları oldu.Dikkatleri aniden üzerine çeken Hanefi Avcı,yargı-cemaat,emniyet-cemaat gibi devlet kurumlarındaki cemaat yapılanmasını anlattığı Haliçde Yaşayan Simonlar kitabını yayınlayınca ipini kendi eliyle çekmiş oldu.Gülen cemaatinin emniyet başta olmak üzere kurumları nasıl ele geçirip yönettiği,nasıl yasa dışı dinlemeler yaptığı ve senaryoların nasıl kurgulandığı gibi pek çok konuya değindiği kitabında bazı bölümler hakikaten can alıcı detaylar içeriyor.Kitabın piyasaya sürülmesi ve beklenin çok üstünde satılması,Hanefi Avcı için yeni komplo teorilerinin yazılmasına sebep oldu.Yaptığı açıklamalardan sonra tutuklanacağını tahmin ettiği için ve bakın işte kitap yazdım tutuklandım diyebilmek adına kitap yazdığını iddia eden bir gazetenin yazı işleri müdürü zannediyorum kitap yazmayı çocuk oyuncağı sanıyor ki böylesine saçma açıklamalarda bulunabiliyor.Altıyüz sayfanın üzerinde bir kitap eğer 4-5 günlük bir zaman diliminde yazılabilse idi kitap yazmayan kimse kalmazdı herhalde. Öncelikle Devrimci Karargah Örgütüne yardım ve yataklık yaptığı iddiası ile tutuklanan Hanefi Avcı için örgüt üyelerinden bizimle alakası olamaz,iddiaları kabul etmiyoruz açıklamaları gelipde teorinin geçersizliği ortaya çıkınca yeni bir komplo teorisi hazırlandı.Makam odasında bulunan 24 adet ses kasedi.Şimdi burada biraz durup düşünmek gerekiyor.Diyelimki hapse gireceksiniz veya girdiniz,makam odanızda,evinizde ve çalışma ofisinizde sizi ele verecek pek çok belge ve dökümanı tutmaya devam edermisiniz?Helede olayın şüphelisi eski bir istihbaratçı ve emniyet müdürü ise böylesine bir komediye kargalar bile güler.Eğer denildiği gibi 53 kişiye ait ses kaydı Hanefi Avcı tarafından illegal yoldan yapılsa idi kasetler odasında bulunurmuydu?Mutlaka bir şekilde onları saklar veya imha ederdi.Bu durumda akla iki şey geliyor.Birincisi dinlemeler,birilerinin emri doğrultusunda yaptırıldı ancak emri verenlerin üstü örtülüyor ve Hanefi Avcı tek başına yapmış gibi lanse ediliyor.Nitekim Gazeteci Uğur Dündar “Hanefi Avcı dan değil dinleyenlerden ve kayıtları saklayandan şikayetçi oldum”diyerek ilk teorimizi doğruluyor.Akla gelen ikinci teori ise bu kayıtlar iddia edildiği gibi Hanefi Avcı
nın bizzat kendisi tarafından izinsiz olarak yapıldı ve saklandı.Ancak bu kasetlerden haberdar olan biri veya birileri tarafından makam odasına gizlice yerleştirildi.Bütün bunlar Hanefi Avcı için linç kampanyası başlatıldığının açık bir göstergesi.
Haliçte Yaşayan Simonlar kitabını okuma fırsatım olmadı ancak bizzat Hanefi Avcı
nın yaptığı açıklamalardan kitabın içeriği hakkında biraz malumat sahibi oldum.Kitabın bir bölümünde hedef seçilen kişinin kendisi ile birlikte eş ve çocuklarının hatta yakınlarının nasıl dinlendiği,fotoğraflandığı ve internet sitelerine nasıl verildiğini,cemaatin İstihbarat Dairesindeki teknik personelinin,bir süre önce yurt dışına giderek saat ve kalem görünümünde ses ve görüntü kaydeden küçük dinleme sistemleri alarak bunları askeri ve belli kurumlarda çalışan adamlarına verdiğini bu şekilde bilgi topladığını tahmin ettiğini söylüyor hatta İstihbarat Daire Başkanlığında arama yapılsa cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletlerinin bulunacağındanda emin olduğunu söylüyor.Cemaatin devlet içindeki yapılanması ve ilişkileri öğrenilmek istense idi bu iddialar ciddi anlamda araştırılırdı.Ancak baktığımızda Hanefi Avcının tutuklanmasını sağlam delillere bağlamak için uğraşıldığını görüyoruz.Ses kasetlerinde adı geçen pek çok isim Hanefi Avcı dan şikayetçi oldu ve suç duyurusunda bulundu.Hiç bir şey olmasa bile Hanefi Avcı yapılan suç duyurularından ötürü yargılanacak. Hanefi Avcı
yı karalama ve linç kampanyasında kullanılan konulardan biride özel hayatı oldu.Amaç halkın gözünde kötü eş,çapkın eş,aldatan eş gibi yaftaları almasını sağlamaktı.Bir öğretmenle yaşadığı iddia edilen gönül ilişkisi gündeme getirilerek yıpratılmaya çalışıldı.Öncelikle Hanefi Avcı ile fikir sevgilisi olduğunu ve ilişkilerinin boyutunu anlatan Kezban Küçüğün açıklamaları, dinimiz dörde kadar izin veriyor kisvesine sığınarak dört eş alan ve bunu çok matah bir şey yapmış gibi anlatarak kendini haklı çıkaran ancak Hanefi Avcı gibi bir aile babasınada dil uzatmaktan geri kalmayanlar için güzel bir cevap olsa gerek.
Kitaba ismini veren Haliçte Yaşayan Simonlar
ın anlamıda manidar.Bakın Hanefi Avcı,açıklamasını nasıl yapıyor. “Simon PKK lı bir teröristtir.Simon ile bir kez görüşmüştüm.Tutuklandığında bana örgüt emirleri doğrultusunda kardeşini nasıl astığını anlatmıştı.Bu kitapta simonun anlamı örgüt emirleri doğrultusunda bir insanın hiç düşünmeden öz kardeşini bile asabileceğidir.Bir insanın simonlaşması,kendisine verilen emri,sorgulamadan,düşünmeden yapması.İnsanların bir şekilde robotlaştırılması.Zaten Hanefi Avcıda simonluğu kabul etmek istemediği için bu kitabı yazarak bazı şeyleri deşifre etmiş.Kendisininde belirttiği gibi bir zamanlar Haliç gerçekten çok pis kokuyordu,dışarıdan gelipde oradan geçmek zorunda kalan insanlar kokudan burunlarını kapatarak geçiyordu ama bu bölgede yaşayanlara baktığınızda kokuyu öylesine kanıksamışlardıki hiçbir rahatsızlık duymuyorlardı.Tıpkı Haliç
te yaşayan simonlar gibi bu ülkede yaşayan başka simonlar var ise Hanefi Avcı`nın gösterdiği cesareti gösterip aynı yürekli tavrı sergilemeli ve ne pahasına olursa olsun tüm bildiklerini açıklayarak gün yüzüne çıkmamış olaylara ışık tutmalıdır.
Haliç`te Yaşayan Simonlar
Haliçte yaşayan simonlar gibi bu ülkede yaşayan simonlar var ise Hanefi Avcı nın gösterdiği cesareti gösterip tüm bildiklerini açıklamalıdır.