Gülümse Zamana ve Hüzne

geçmiş: yaşananların ev sahibi, kederlerin duldası hüzün: umutlarımızın engeli, gülüşlerimizin celladı siz: kaybedecek yada kazanacak olan

yazı resim

Hüzün sarmalayınca dört bir yanını, zamana tutunmaya çalışırsın (ikisinin ortaklığından habersiz). ‘Denize düşen yılana sarılır’ misali bir şeydir bu. Zaman, senden daha hızlı ve daha ataktır. Böylelikle hep ardından gidersin. O, engebeli, uçurumlara sıfır, taşlık yollara dönüşür; sense hazırlıksız ve eksik bir yolcuya. Bu yolu, sonu yok gibi görürsün. Bir yılan gibi süzülür ayaklarının altından. Soğukluğunu hissedersin, insanlar ölümü soğukluğuyla niteler ya; işte bu da en az ölüm kadar soğuktur. Ölüm kadar soğuk; ama hüzünden daha az korkutucu ve daha az cani.
Zaman, dirilip tekrar ölendir; hüzün, acımadan defalarca öldüren. Hüzün; başı dumanlı bir dağdır. Zaman; geçmişin, şimdinin ve geleceğin tek sahibidir.
Sen zamanın üzerinde yol alan bir yolcusun. Eli tetiğe basmaya hazır -avcıya benzeyen- bir yolcu. Çoğunlukla içinde yaşadığın o anı ve varacağın yeri düşünürsün, ardına bakmaya korkarsın; çünkü geçmiş vardır orada. Onun barındırdıklarına karşı savunmasız olduğunu bildiğinden dolayı ürkersin. Her halükârda zamandan daha sıcak, hüzünden daha masumsun çünkü. Yol kenarına geçip sıyrılma lüksüne sahip olmadığını da bilirsin.
Şimdiki zaman kabul etmez hüznün ev sahipliğini, gelecek zamanda öyle. Hüznün en iyi konaklama yeri zamanın derinlikleri yani geçmiştir. Tüm acılar, tüm yıkımlar, yenilmişlikler kendilerine yurt olarak geçmişi seçerler. Misafirperver bir ev sahibidir o. Hüzün her zaman başköşe konuğudur orda. Sevinçleri de alsa içine, duldasında saklı tutar kederleri. Geçmiş, soğuk nefesini hissettirir ensende. Seni her an yakalayıp o ürküten yalnızlığa ve karanlığa mahkûm etmek için yol üzeri pusuya yatar. Geçmiş sinsice yaklaşır ve vurmak istediğinde düşmanca vurur. Merhametsizdir. Diz çöküp önünde merhamet dilesen bile değişen bir şey olmayacaktır. O acımadan tüketen hüzünle işbirliği yapmaktadır çünkü.
Ömür boyu sürecek bir maçtır bu ve ikisi de seni alt etmeye ant içmiştir. Bilinen bunca şey karşısında yapılacak bir şey yok deyip, salıverirsen kendini; işte orada tükenirsin alevinden korkan bir mum gibi. Yenik düşersin zamana ve hüzne. Şayet yaşamında yer yoksa yenilgiye: Yeri geldiğinde gözyaşlarınla boğabilmelisin hüzünleri (umut dolu gözyaşlarıyla tabi). Mağrur bir edayla durup geçmişi ezebilmelisin bakışlarınla. Yaşadığın olumsuzluklara rağmen gülebilmelisin zamana ve hüzne. Senden daha üstün olmadıklarını hissettirmelisin onlara. Güçlü olan sensin. Farkında olmalısın bunun. Onlar ne kadar siyahsa sen o kadar beyazsın. Onlar ne kadar karamsarsa sen o kadar umut dolusun. Onlar ne kadar savaşçıysa sen o kadar barışçısın. Hüzün sızmış olsa da geçmişine; şimdi ve gelecek senin yanında unutma. Bütün güzelliklere engel olan hüznü bulaştırma şimdine ve geleceğine. Huzur aşıla düşlerine ve hep gül geç ismi kötüyle anılan her şeye.

Başa Dön