Zamanı olur mu sanırsın gözyaşlarının
Yola çıktıklarında krater zirvesinden
Engel dayanamaz taşkın akıntısına
Dizsen de önüne kayalarını,elmastan
Çürütür belirsiz,pırlanta gözyaşları
Gönül ormanında çıplak bir göl
Damlalar kan kırmızı kollarında
Düşer kalbimden şıp şıp
Değerlenir yüklendikçe çığlıkları
Dönüşür gözyaşları saydamlığa
İşte size alışılmış bir senaryo
Herkes çekilsin bencil yuvasına
Tüm dertliler şairlere emanet
Koyulsun başlar yumuşak yastıklara
Yavaşlasın zamanın vedacı elleri
Kopuşunda bağlar sönük gecelerde
Takılırsın hüzünlerin attığı oltaya
Çeker seni yüreğinin derinlerine
Yüklenir masumane kırmızı damlalar
Vurgun yediğin noktada hıçkırıklar
Artık göl taşar sığmaz yatağına
Beyaz kağıtlara gözyaşları kalem
Sanki saçılır yanardağın lavları
Renksiz şekiller yaratır mozayikte
Rüyalara vurur yabana atılmaz demini