Geyve: "Mona Rosa"dan; Çocukluğuma…

İlk Söylediğimdir, Bu. Şaire şiir olmak; şiire ilham olmak… Bu sevdaya dil-bend olmak; her dem bülbül-i şeyda olmak… “Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Ben de çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatır her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi” …

yazı resimYZ

GEYVE: “MONA ROSA”DAN; ÇOCUKLUĞUMA…

Alper SEÇİLİR

İlk Söylediğimdir, Bu.
Şaire şiir olmak; şiire ilham olmak… Bu sevdaya dil-bend olmak; her dem bülbül-i şeyda olmak…
“Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Ben de çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatır her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi” …

Geyve… Sarıgazi… O Köy, Bizim Köyümüz
Bazı coğrafya parçaları vardır ki, bunlar bir şaire ilham olma bahtiyarlığına erişmiş nadide mekânlardır.
İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerimizin tarihî geçmişlerini göz önünde bulundurduğumuzda; böylesi bir bahtiyarlığın onlar için kaçınılmaz olduğu aşikârdır. Ama bir ilçenin, hele hele Anadolu coğrafyasının kenarında köşesinde kalmış bir ilçe için, bu bahtiyarlığa erişmek ayrı bir meziyettir.
İşte, bu meziyetli ilçelerimizden biri de Sakarya’nın Geyve ilçesidir. Bu ilçeyi meziyetli kılan ve muadillerinden ayıran özelliği; birden fazla şaire, şiir olmak muvaffakiyetidir.
Bu kutsî toleransı üzerinde taşıma heybetine sahip ilçemizle, 2006 senesinin güzünde tanıştım. Kuzeybatı Anadolu’nun mağrur tepeleri arasında tünemiş bir simurg meskûnluğuyla ikâme eden bu coğrafya parçası, hem o güne kadar çok sevdiğim “Mona Rosa” şiirine ait bazı ayrıntıları görmemi sağladı hem de beni çocukluğumun okul şarkısının şairine ilham kaynağı olan köyle tanıştırdı; bu köy, Geyve’nin Sarıgazi Köyü. Köyün girişinde bir tabela üzerine “Gitmesek de görmesek de O köy, bizim köyümüz” mısralarıyla başlayan çocukluğumuzun mektep şarkısının sözleri yazılı ve bu şarkının sözlerinin bu coğrafyadan mülhem olduğu iddiası mevcut.
Ben Sarıgazi’ye hiç gitmedim. Nasıl olsa gitmesek de görmesek de o köy bizim…

Mona Rosa: Siyah Güller ve Kanadı Kırık Kuş’un İstediği Merhamet
Gel gelelim diğer meselemize; yani Sezai Karakoç’un “Mona Rosa”sına ve bunun Geyve ilçesiyle olan ilintisine: “Mona Rosa” şiirinde geçen “Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak” mısrası bu şiirin Geyve ile mutlak bir ilgisi olduğunun delilidir. Bu ilgi çerçevesinde Geyve’nin güllerini ve beyaz yatağı irdelemek gerekirse, burada beyaz yatak imgesinde geçen yatak ifadesinin çözümlenmesi esastır. TDK’nın Türkçe Sözlük’ü yatağın 11. anlamını “Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur.” olarak vermiştir. Bu tanımdan hareketle gülün fidesinin dikilebilmesi için toprakta çukur açılması ve buradaki beyaz yatak ifadesiyle de bunun kastedilmiş olması olanaklıdır. Peki, acaba yatağın bilhassa, beyaz olmasının ne gibi bir alâmeti vardır? Bu sorumuzun cevabı; şiirin ilk bendinde geçen “Mona Rosa siyah güller, ak güller” ve “Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak” mısralarında gizlidir. Bu mısralarda geçen siyah gül ve kanadı kırık kuşun kana batması imgelerine dikkatle yaklaşıldığında karşılaşacağımız manzara şu olacaktır:
Siyah gül: Bilindiği üzere gülün siyahı yoktur. Burada kastedilen beyaz gülün üzerinde tezat unsuru oluşturan siyah dikenlerdir. Özellikle gül beyaz; dikenlerde siyah siyah olmalıdır ki, aşkın ve aşka dair olguların nasıl bir tezadı içinde barındırdığı gözüksün.
Kanadı kırık kuşun kana batması: Bu imgenin çağrışım dünyası da bizi Divan şiirinin meşhur mazmunlarından olan gül ve bülbüle; dolayısıyla da “Bülbülün aşk ateşiyle sürekli gülün ( Gül beyazdır.) etrafında dolaşması, bağrını delen dikenlere rağmen; gülün üzerine konup şakıması ve bu şakıma esnasında dikenlerin bağrında açtığı yaralardan akan kanın gülün yatağına damlaması; gülün renginin değişmesi nihayetinde de bülbülün ölmesi…” olayına telmih olduğu aşikârdır.
Kanadı kırık kuşun kana batması ve siyah gül imgeleri beyaz yatak imgesinin anlam dünyasını tamamlayarak Sezai Karakoç’un şairlik kudretiyle, divan şiirine; Geyve’ye; telmihlere; tezatlara dayanan bol çağrışımlı bir sevda şiiri oluşmuştur.

Son Niyetine…
İki şiir… Geyve… Sarıgazi… Çocukluğum… Sezai Karakoç… Hep arayıp da hiç bulamadığımız Mona Rosa…

Başa Dön