Sorular sessizliğe ısınınca,kelimeler anlamını yitirirmiş. Yitik bir cümleyim şimdi. Unutulmaya yüz tutan yürek diliyle söylenen,söylendiği anda unutulan…
Unutulan tenhalarında bir aşk çıkmazının, boğulan ıslaklığında kendi göz yaşının… kimim ve nerdeyim? Hangi sözünle düştü son kalem de yoksa suskunluğun muydu yaratan bu enkazı? Kimsin ve nerdesin? Ne zaman ağır geldi taşımak bir sevdanın yükünü yoksa varolmayan bir sevda mıydı yaşadığım,yaşattığın?
Sesini duymadan konuşuyorum artık seninle,sesimi duyurmadan haykırıyorum adını…gelmeni beklemeden gözlüyorum yollarını,kimseye söylemeden seviyorum seni… yüreğimi rehin vererek aldım suskunluğunu,bakamadığın kadar iyi bakıyorum emanetine. Bana yakışmadı deyip geri veresim olmuyor değil hani ama sana ağladığım,sana yalvardığım,sana seslendiğim günleri hatırlayıp susuyorum. Gururu mu öğrenmeye başladım dersin? Hiç sanmıyorum. Seni sensiz yaşamayı öğreniyorum hepsi bu yada yaşıyormuşum gibi yapıyorum kimbilir…
Seni hatırlatan insanlar görüyorum hergün. Seni tanıyan,beni tanıyan olmayan aşkımıza şahit olmuş insanlar. Gülümsüyorum ve geçiyorum,bana seni sormuyorlar,sana beni anlatmıyorlar. Sonra ansızın sen çıkıyorsun karşıma,gözlerim gözlerinle buluşuyor, tek bir tanıdık bakış dahi yok o çok sevdiğim gözlerde. Bir duygu belirtisi arıyorum yüzünün iyice derinleşmiş kıvrımlarında,bulamıyorum. İçim acıyor sevdiğim bu bedenden taşınmış diyorum kendi kendime. Ruhuma da alıp gitmiş diyorum. Birbirini tanımayan iki beden kalmış burada belki ruhlarımız beraber mutludur bilinmezlik diyarlarında…
Avunamıyorum,avunamıyorum…
Gelmeyişini Beklerken
Unutulan tenhalarında bir aşk çıkmazının, boğulan ıslaklığında kendi göz yaşının… kimim ve nerdeyim? Hangi sözünle düştü son kalem de yoksa suskunluğun muydu yaratan bu enkazı? Kimsin ve nerdesin? Ne zaman ağır geldi taşımak bir sevdanın yükünü yoksa varolmayan bir sevda mıydı yaşadığım,yaşattığın?