Faili Benim

'İfademizde çocuksu bir yan vardı, sanki hemen öncesinde onun böceklerinin kanatlarını koparmışız gibi...'

yazı resim

FAİLİ BENİM
'Hırsızlık yaptım. Beni hiçbir zaman suçlamadılar; çünkü malı çalınanlar bir hırsızın çaldıklarına sahip olmak istediğii vrsayıyorlardı...'
Ingrıd Noll, ergenlik çağındaki bir kızın ağzından yazmıştı bu cümleyi; nereden bilebilirdi ki, aslında bu coğrafyanın kaderini kanattığını...
Acil servisten çıkan yaralı, onu arkadan vuran katil adayını uzaklardaki karanlık yüzde araken; en yakınında 'melek yüzlü' diya anılan birinin içindeki caniyi hep göz ardı etmiştir. Sokaklarda gezer dolaşır; eli boş dönünce o meleğe koşup, derdini anlatır. Dosttut o, kardeştir ona; arkasını dönmeden düşman yüz takılmaz. Hem niye öldürmek istesin ki?..Kimse düşünmez ki; nefret, arsız ısırgan otları gibi tohumu ekilmeden yeşerir; büyür ve birinin ölümü oluverir. Tek kurtuluş yolu, seken bir kurşundur; ölüm aletidir tek kurtarıcı...Katilin istediği birkaç nefeslik havadır..Alınan solukların kime ait olduğu görülmedikçe de masum caniler dolaşır aramızda...Çalınan yaşamlardır hiç sahip olunmak istenmeyen...
Geceleyin yatağında diz çöküp ağlayan bir çocuk için suçlu, uyumadan önce dinlediği masalın kabusa dönüşen kötü adamıdır. Annesinin sesi, masal anlatırken öyle tatlı gelir ki ona, şüpheli olup sorguya bile çekilmez. Oysa annenin bilinç altında, kabustan uyanıp ağladığı geceler vardır. Nesiller boyu ağızlarda dolaşan aynı masallarla korkutulur çocuklar; bazen masallar gerçeğe dönüşür. Uykusunda sıçrayıp bağıran küçüğün yanına anında koşan annenin yüzü, yavrusunun hep gülmesini isterken; içinde onun göz yaşlarına saplantılı tutkular büyütmüştür. Kötü anılarını anlatır o gözler; ve geçmişini yaşatması yukarılarda görünemeyen derin bir haz verir ona...
Yazar olmayı çok isteyen; ama bir türlü beceremeyen birnin bütün edebiyat öğretmenleri siliktir. İsimleri hatırlanmadığı gibi, onları kalıpçılıkla suçlayıp; bütün cümleler devrik yazılır. Peki yüklem midir sorumlu olan; yoksa yüklemi yaratamayan eylem mi? Bir edebiyat öğretmeni, nasıl birinin yüreğine girip onun hayatında eksik kalan yaşanmışlıkları tamamlasın?Aydın bir yazar olamaya olan tutku, nasıl olur da büyücülüğe öykünür? Aslında o da, herkes gibi yalanın yanıltan yansımasıyla oluşan bir gerçeği yaşar. Biriktirilemeyen anılar sokakta eli boş gezerken; yazarlığın yarı yolunda kalan, hep bir perinin günahını alır.
Ingrıd Noll, devam eder,
'İfademizde çocuksu bir yan vardı, sanki hemen öncesinde onun böceklerinin kanatlarını koparmışız gibi...'
Ben de, hepimiz gibi bir çocuksulukla yaşıyorum; kopardığım kanatların ardında yüzümde ancak masum bir gülümseme oluyor.

Başa Dön