Birkaç gündür kafam, zikrim, ruhum allak bullak Ne diyeceğimi de bilemiyorum gayri Yani, şu kalemcik yazmak ister lakin, mürekkep nazlanır ve susar. Bazen mürekkep sussa da kalem yazılmak isterim der Kaderim ah benim şu garip kaderim de sana ne der? Ne biliriz ki bizler? Bilemeyiz. Kader bize ne eder? Sen de bilmezsin ben de bilemem. O halde yansın dert hanelere çöken alev alev yangınlar Yıkılsın aşk devletimize çöreklenen uğursuz işgaller Kırılsın Yok olsun varlığı yokluk edenler Yaşasın yokluğu varlık edenler
Gönül zenginliğinin kıymeti kaç para? İşte bu yüzden ben sana, sana sadece şu incir çekirdeğine dönmüş garip gönlümü getirip ayaklarının altına serdim Zenginim evet ama öyle bildiğin dünyalık zenginliklerden bana ne? Ben sana üç zamandır ruhumdan konuştum, gürül gürül, aktım Vallahi oradan yazdım, oradan yazıldım, oradan kaynadım Ah! Oradan ağladım Oradan yağdım Oradan yalvardım
Ey vefa! Ey bu yolun ketüm yerlisi! Sen benim acılarımın yanında talebe olamazsın. Sen hasretimin içinde alev olamazsın Eğer bu hasretin içinde olsaydın nen var nen yok bırakıp koşarak gelirdin Yollara çıkar, beni yalın ayak gözlerdin Sen benim vefamın yanında zerre de olamazsın Eğer vefamı idrak etseydin ilk vakit aklını iplere çamaşır gibi asar da ibretler alırdın Hem daha sana, ne senin gönlünce konuştum, nede gönlümce seni konuşturdum Yer yer muhabbetine de yangınlarımla geldim, sonra da çıktım gittim Bilir misin ateşin yüreği nasıl yaktığını? Bilsen şakakların çatlardı şimdiye Ortalığı yangınlara verir de delirmiş olarak akıllanmaya gelirdin yamacıma Ey acılı dünyamın içinde sadece gülüşlerimi gören, bırak da bu gece kibrimle konuşayım Dinle fakirin gönlünü, bam telime vuracağım tezenemle kazanıma Ben sana annenin bile gösterdiği sevgi ve saygıyı göstermiyorum bu dünyada. Yani bu dünya gözüyle bakarsan öyle! Doğru! Ancak gerçek alemin gözüyle bakabiliyorsam ben sana alemin göstermediği saygının en âli olanını gösteriyorum. Al gözlerimi de sen kendin gör içimi Sen yalın ayak yollara alev alev çıkamazsan o halde ben düşem bu yollara Sen büyüklük peylediysen bırak da ben küçüklük yapayım aşkının hatırına. Sen vefayı bilemediysen ben bileyim ne çıkar? Sen rızayı göremediysen ben göreyim Sen hakiki âli olanı bilemediysen ben bileyim ne çıkar? Yer yer olsa da burada sana bildireyim halimi Sen bana karışmayacak, akmayacak, susamayacak, yanmayacaksan ben göstereyim sana. Al, hiç çekinme bu gönlümü senin olsun Ancak güneş doğmadan gel de alıver, vakit geçmeden gel de al Senin olsun yüreğimde taşıdığım ne varsa Senin olsun gelecekte ki himmetime dua edenlerin de has be has duası Senin olsun mezarımın başında ötelerde yazılmış garip kitabe Senin olsun beni senin gönlünde ziyarete geleceklerin duaları Gözüm yok hiç bir şeyde Olamazda Değilim bu dünyanın yerlisi Hiç bir şeye tenezzülüm de yok. Ancak senin bir bakışına Aha bu cihanı feda eder de geçerim. Hadi can kelamım, ilamım, meramım, derttaşım, yoldaşım, kalbim, yüreğim, vaktim, ruhum, özüm tebessümüne canımı feda ettiğim yürü de gel sen gel ki yolun açık, bileğin güçlü, imanın himmetli olsun! Hep oldum sana duacı. Nem varsa kendime de ettiğim dualar onlarda senin. Bırak hepsini de gönlümü alıver sen Al ki mağlup olma yolunda Al ki bu tecelline karşılık hak tecelli etsin gönlünde
Ey can, benim şu garip zannımla da uğraşmayın ki bu zanlarım beni çok yaktı da bana takılanı da yakmasın artık