] ]çıkardı eskizlerini çekmecesinden
haşarı ressamı sevdanın
nüktedan bir bakışla…
daldırıp fırçasını kızıla
damlattı yüreğe
çiy tanelerinin serinliğine düşen gözler
atıldı içine oluk gibi kanayan bir şiirin
krizantemler dağıldı sözlerden
karışıp imgelere
arsız
…kibirle
…ve kaygısız
tutunup şakayıklardan
kendini verdi aşk
…en deli halinde
kırıldı direnişler
…yıkıldı barikatların her biri
eğilmeyen asiliğin başı/düştü yere
…sarhoş düşler içinde
lepiska saçlı güneş
geceye sürdü dudaklarını
ipince sızdı arzu tenden içeriye
ve bir aşkabakana döndü/k
süzüldü asmalardan… şehveti şarabın
…bir mey
…bir sen
…dudaklarda gezinen
ay’da demlenen bakışlarda
içti/k geceyi …en deli
esrik bir düşlemin içine
nazenin bir gül bırakıldı
…ve şimdi sevi zamanı
sildi ikilemleri özlemle dolu gönül
yakası bağrı açılmadık şarkılarla
…dilinde çağıl çağıl
ve inine sürüldü gri bakışlı
sefil yalnızlık
buselerin
pamuk dokunuşundaki ıslaklık
efil efil okşayan
…kışkırtıcı/bahar yüzlü rüzgar
ve nefesine dolan karanfillerin
acı kokusunda
…aşk
“akıyor duruluğu içimin sözlerimden
eksiksiz ve duraksamadan
vakur bir sevda bırakıyorum eline
en çok aşk deli
ama en iyi ben severim
ressamın fırçasından içime düşen…sen
izlerinde sökün eder
bütün bildiğim romanslar
mistik bir geceyi koynuma alır
sana çağlarım
ve hesapsız…en deli ben severim”
03.06.2007
Atilla Güler