Önümde harita
Yolculuk başlar kırların boz renginde
Menzilimi pergelle çizmişler sanki
Elle çizilmiş hangi sınırlara kadar koşar zaman
Anlatamadığım aşkım gibi
Denizcilerin aşkı hep çocuk kalır
Dümen suyunda eskir anılar
Aşkın mı aşkın soluk tenimin çok kırmızı damarı
Ya da volkan yüzlü deprem kuşağı yüreğim
Sen mi sen uzun bekleyişlerin travesti gülüşüyle
Gamzeni işaretlersin fişeklerle
Ilık soluğum ve dokunuşlarım seni bulsun diye
Gölgeleri kırar sabahlardan aynı akşamlara dokunur
Fısıldarım yere göğe denizci olmadığımı
Ve denizin göz rengi çocuklarından
Hep çocuk denizcilerin aşkı kalır
Anıların suyunda eskir dümen
Bütün yalnızlıklar yüzümüze kırıştı
Çocuk çığlıkları madalya oldu kimimizin göğsüne
Unuttuk kelebeklerden geceye
Sözcüklerin arkasında kırıldık
Cam yuttuk kan kustuk
Kaç kuma üflendi sıcak bir öpüş için
Sevdiğimizi söyleyemediğimiz hep birileri kaldı
Beylik soluğunda İstanbul’u
Yalnızlığın aynasında deniz yıldızlarını okşadım
Uzaklara baktım
Geceyi liflerine ayırdım
Meridyenleri birbirine yaklaştırdım
Yağmur gibi elimde kalmış kokusu