Dedektif ve psikolojik gerilim öyküleri yazan, öykülerinde ve şiirlerinde aslında insanların iç korkularını ve onları dehşete düşüren saplantılarını yansıtan, Gotik edebiyatın babası sayılan Edgar Allan Poe, Amerikan edebiyatının belki de en gizemli ve deyim yerindeyse ''dahi'' sayılabilecek yazarlarından biridir. Özellikle yazdığı kısa öykülerinde işlediği, bir insanın sadece kabuslarında tanık olabileceği türden korku unsurları Poe'nun en belirgin özelliğidir. Onun hikayeleri zengin bir hayal gücü ile derin bir zekanın ürünüdür ve öykülerinde yansıttığı kurgu öyle canlı ve gerçektir ki okur kendini öykünün içinde bulmakta zorlanmaz.
Poe'nun gerçekten kendi dönemine göre farklı olan öykülerini yazma şekli de öyküleri kadar ilginçtir.Yazarın öykülerini uykuyla uyanıklık arasında kalan ve rüyalarla gerçeklerin bir arada hissedildiği evrede yazdığı, rüyalarının farkında olduğu için aklına gelen fikirleri hemen kalkıp kağıda döktüğü söylenir. Aslında bu gerçekten inandırıcıdır ve buna kanıt olarak öykülerindeki rüya, daha doğrusu kabus öğeleri gösterilebilir. Onun hikayelerini tanımlamak için belkide şöyle denebilir; paranoya,dehşet,hüzün,karmaşa,vicdan azabı...Özellikle ''Kuyu ve Sarkaç'', ''Kara kedi'' ve ''Usher Evi'nin Çöküşü'' gibi öyküleri Poe'nun bu hayali ve korkutucu üslubunu en iyi örnekleridir.
Peki Poe'nun bu gizemli tarzının nedeni nedir?Yazarın hayatı incelendiğinde bu sorunun cevabı kolayca verilebilir.Yazar gerçekten kısa ve çok zor bir hayat yaşamıştır. Yaşadığı dönem boyunca tüm sevdiklerini kaybetmiş, özellkle canından çok sevdiği karısı Virginia'nın ölümü ona büyük darbe vurmuştur. Bu olaydan sonra alkole olan düşkünlüğü daha da artmıştır. Kırk yaşında Baltimore'da sokakta perişan bir halde bulunmuş ve getirildiği hastahanede ölmüştür. İşte şimdi yazarın gizemli,korku ve acı dolu öykülerinin kaynağı ortaya çıkmıştır. Yazar gerçek hayatında yaşadığı zorlukları ve acıları muhteşem zekasıyla ve üslubuyla birleştirmiş ortaya edebiyatta çığır açan ve okuyucu kitlesi gittikçe genişleyen sembolik öyküler çıkarmıştır. Aslında Poe’nun hayatı da ,ölümü de hala gizemini korumaktadır. Kimileri onun, karısını ölümünün acısına dayanamayarak öldüğünü kimileri aşırı alkolden öldüğünü, kimileri ise onun o dönemde salgın hastalık olan koleradan korunmak için aldığı kalomel adlı yüksek miktarda civa içeren ilaçtan zehirlendiğini söyler.
Depresyonlarla ve sara nöbetleriyle geçen hayatıyla, hala aydınlatılamamış ölümüyle ve mükemmel betimlemeleriyle süslü hikayeleriyle , H.P.Lovercraft tarafından''ölümün bile cesaret edemediği seyleri yazan'' yazar olarak tanımlanan Edgar Allan Poe geçmişte değeri bilinmemiş ancak günümüzde okuyucu kitlesi gittikçe büyüyen ve insan psikolojisinin derinlerine dalan yapıtlara ilgi duyanların mutlaka şiir ve öykülerini okuması gereken değerli yazarlardan biridir.
Edgar Allan Poe ve Kabuslar
Özdeksel şeylere tutkun, açgözlü bir dünyanın ortasında Poe kurtuluşu düşlerde buldu. Amerika'nın havasının kendisini boğmasına karşın Eureka'nın başlangıcına şunu yazdı: "Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum!" O kendi varlığıyla, başlı başına bir protestoydu ve protestosunu kendine özgü yollarla ilan etti." -Charles Baudelaire