Düşük Hararetle Yaşanmaz Aşk...

Hiç bir aşk küllerinden yeniden doğmaz!

yazı resim

Tartışmalı geçen günlerin ardından kaçınılmaz son olan ayrılık, gelip kapıyı çalar. Kapıyı çalanın ayrılık olduğunu bilirsin. Evde yokmuş gibi davranıp, gitmesini beklersin. Israrla kapıyı çalıp, durur ama inat edip açmazsın. Bir türlü ayrılıkla tanışmayı göze alamazsın. Bir korku sarar içini.. “Yok buna hazır değilim. Her şeye rağmen seviyorum” der yüreğin!

Nihayet, durumun farkında olan ayrılık, çalmayı bırakıp, “Nasılsa bir gün o kapıyı açmak zorunda kalacak “diyerek, bir kenarda beklemeye başlar. Eve gelen icra memurunu atlatmış gibi rahatlar, bunun da üstesinden geleceğini düşünürsün.

Bunun üzerine ayrılığın kapılarını çalmış olduğunu idrak edenler, sulh ilan edip, yeniden olmayacak duaya amin demeye çalışırlar. Çünkü olamayacağını bilmelerine rağmen aralarına ayrılığın girmesini göze alamazlar; sürekli uzatmaları oynar dururlar. Bu arada söylenmemiş düşünceler, sözler açığa çıkar, aşk yara almaya devam eder. Kanama ciddi boyuttadır aslında ama kanamayı durduracak sevgi o kadar güçlü değildir. Kanamayı durduramaz; sadece geçici pansumanlarla aşkı yaşatmaya çalışır. Sürekli kan kaybı yürekteki ateşi söndürmeye başlar. Zaman zaman ufak tefek aşk rüzgarları ateşi hafiften canlandırsa da, onu sürekli yangın halinde tutmayı beceremez. Soğumaya başlayan yürekler, kusurları daha çok görmeye başlar ve aşk ateşi zamanla köz halini alır; içten içe yanmaya devam eder. Közün ateşi düşüktür; ancak kendi yüreğini ısıtır. O sıcaklık dışarıdan hissedilmez ama kimse kendi yanmalarından vazgeçip, yüreğinin buzdağına dönüşmesini istemez.

Bu içten yanmalardır ayrılığa kapıyı açıp, içeri almayan..
Ama ayrılık azimlidir; bekler kapı arkasında..
Bilir; közün ömrü kısadır küle dönecek diye..

SAADET TOKSÖZ

Başa Dön