Değerli Yazım Dostumuz Sayın...

Biliyor musunuz, sıklıkla hep şunu düşünürüm "adaletsizlik duygusu, yangından daha beterdir, anında yürekleri tutuşturur, kıyıcı duygularla yakar insanı, yöneticilerin ellerinde söndürmek varken, neden bu yangını izliyorlar?" bir türlü de bu düşüncemi bertaraf edemiyorum:

yazı resimYZ

Değerli Yazım Dostumuz Sn.Şakir Genç Beyefendi,

Yazdıklarınızı okuyunca inanın çok hislendim.
Çok anlamlı bir yazıydı. Adeta gerçeklerin ve acı tablonun fotoğrafını çekmişsiniz.
Ta uzaklardan, vatan-sever yüreğinizin dost kollarıyla sarmışsınız Cumhuriyet kankardeşlerinizi.
Biliyor musunuz, sıklıkla hep şunu düşünürüm "adaletsizlik duygusu, yangından daha beterdir, anında yürekleri tutuşturur, kıyıcı duygularla yakar insanı, yöneticilerin ellerinde söndürmek varken, neden bu yangını izliyorlar?" bir türlü de bu düşüncemi bertaraf edemiyorum:
Zaman zaman da kendimle söyleşiyorum ve sorularıma yanıtlar arıyorum, duygu sokaklarında avare dolaşıyorum.
Size bir kaçını yazmak isterim.
Soru: "Neden bu hırs ve koltuk hevesi insanda var?"
Yanıt: Nihayetinde can bedenden ayrılınca o koltuk boş kalacak.Koltuğu öte dünyaya götüremeyeceğimize göre... Madem o koltuğa oturdun, o halde o koltuğun hakkını ver.
Soru: "Nedir o koltuğun hakkı?"
Yanıt: Adaletli olmak.
İşte bu "adalet" sözcüğüne takılıyor kalıyorum: Soru/yanıt devam ediyor, bir türlü belgite varamıyorum.
Basında ve görsel medyadaki haberleri izleyince yüreğim sıkışıyor.
"Kamu Vicdanı, Kamu Davası," deyimleri aklımda gel-gitler yapıyor.
Hani bir dava açarsınız, davacı olduğunuz, suçladığınız, adaletin kefesine koyduğunuz kişiyi affedersiniz, davanızdan vazgeçtiğiniz halde, bir ay sonra bir "mahkeme celbi" gelir postadan. Neymiş efendim?
"Kamu davası" açılmış!.
Yahu ben davamdan vazgeçmiştim, o insanı affetmiştim, şimdi bu ne iştir?
Diye koşarsınız heyecanla adliyenin koridorlarında, size verilen yanıt hep aynıdır:
"Kamu davası sürmektedir".
Peki madem ki ben bir kamuyu temsil eden insanım, benim hem aklım hem de duygularım olduğuna göre. Bu duygularımı yöneten bir yüreğe sahipken, o duygunun bir de adı var değil mi?
VİCDAN!..
Şimdi biz incinmiyor muyuz?
Kamunun Vicdanı Sızlamıyor mu?
Kamuya Vicdan Davası, açma hakkımız doğmuyor mu?
Konfüyüs'ün Adaleti aklıma geliyor; "Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendisini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışlarından anlaşılır."
Ülkemde ve Dünyada şu an bir adaletsiz düzen almış başını gidiyor. Eline silah alan sıkıyor mazlumun kafasına.
Aklım karışıyor ve tek başına işin içinden çıkamıyorum. Sonunda bende herkesin yaptığı gibi ilahi adalete sığınıyorum.
Allah mutlak kesecektir suçlunun cezasını, diye vazgeçiyorum düşüncelerden, ama "O akıl vermiş bize, bu aklı da kullanmazsak olacağı bu..." diyerek, söylenmeden de edemiyorum.
Sonra da hasar gören duygularımı, Mirebau'nun şu sözleriyle onarmaya çalışıyorum:
"...Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç ulaşır."
Elbet gerçek gün ışığına çıkacaktır. Ve şu unutulmamalıdır ki "ayna ışığı gördüğü sürece gerçekleri yansıtacaktır. E.Pişiren" Ama aynayı kirletirsek gerçekler gözümüze görünmeyecektir.
Türk Ulusunun aynasını, Mustafa Kemal Atatürk "Cumhuriyet" olarak 1923 senesinde bize hediye etmiştir.
O aynamızı kirlettik mi karanlıklarda kalmamız kaçınılmazdır.
Saygıdeğer Şakir Genç Beyefendi,
Yazım emekleriniz kalemimize esinlere neden olmaktadır. Sizi beğeniyle takip ediyorum.
Varlığınızı hissettiren kaleminiz var olsun.
Esenlikler dilerim.

Türkiye'den en derin,

Sevgi ve Saygılarımla

Emine PİŞİREN

Yazıma Esin Olan Yazının Kaynak Adresi: http://edebiyatgalerisi.net/2011/12/olumu-gosterip-sitmaya-razi-etmek/

Başa Dön