Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? (Son Bölüm)

Yavru kedilerin o anda gözlerine bakasım gelmişti. Evet, açıktılar. Günlerce beklediğim o anı bugün bile anımsadıkça içim kıyılır gibi olur. Gri ve açık mavi renkti. Hani, aksu dediğimiz renge çalıyordu her birinin gözleri. Belki büyüdükçe değişecekti renkleri. Ama o gün yavruların gözleri açılmıştı işte

yazı resimYZ

Olumsuz düşüncelerle, berbat bir duyguyla merdiven altına doğru koşturdum.
Belki, belki bir yavruyu kurtarabilir miydim ki? düşüncesi yüreğimdeki o koca boşluğu azıcık da olsa loş bir ışıkla doldurmaktaydı

Bir yandan anne tekir kediye ne olduğunu küçücük yüreğime düşen ayrı bir kaygıydı. Merdiven altına geldiğimde hala ağlamakta olduğumu fark etmiştim. Tuzlanmıştı yanaklarım. Aralıksız pınarlarımdan çağlayan gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı, çene altımda birleşip göğsüme akıp duruyordu. Elimin tersiyle yanaklarımı sildikten sonra merdiven altındaki loş alanı bakışlarımla taradım. Sarı kedi, 6 kedi yavrusunun başlarını yememişti. Neden yememişti de bırakmıştı? Bugün bile yanıtını veremediğim bir soruydu bu düşüncem.

Yavru kedilerin o anda gözlerine bakasım gelmişti. Evet, açıktılar. Günlerce beklediğim o anı bugün bile anımsadıkça içim kıyılır gibi olur. Gri ve açık mavi renkti. Hani, aksu dediğimiz renge çalıyordu her birinin gözleri. Belki büyüdükçe değişecekti renkleri. Ama o gün yavruların gözleri açılmıştı işte

Eve ağlayarak çıktım yineEvde dayımın eşi vardı. Neden ağladığımı sorunca hıçkırıklarla yaşadığım durumu açıkladım. Evden gazete kâğıdı alıp birlikte merdiven altına gittik. O gün yengem elimden tutup üzüntümü anlamış, bana manevi destek olmuştu.

Kedi yavrularının başlarını çınar ağacının dibine birlikte gömmüştük. Okula o öğleden sonra gidememiştim. Üstelik okul çantam da sınıfımda kalmıştı.
O gün öğleden sonra çınar ağacının gölgesinden ayrılmamıştım. Yastaydım. Çocuk yüreğimle o yavruların cennete gitmeleri için, Allaha dualar etmiştim. Çocuk aklı işte

Sonra da yavruların annesini aramıştım. Buldum da Yol kenarına atılmıştı. Demek ki, onun da kaderi yavrularının kaderi gibi aynı gün ölümle sonuçlanmıştı. Belli ki, anne tekir kedi bir aracın tekerinde can vermişti. Zavallı kedinin memeleri sütten şişmiş bir haldeydi. Öylesine uyur gibi yan yatmaktaydı yol kenarında. Üzüntüm, acım katlanmıştı. Hiç iğrenmeden anne kediyi kucağıma aldım. Onu da yavrularının yanına gömdüm. Çocuk yüreğim ikinci kez yasa bürünmüştü.

Omuzuma dokunan yengemin eliyle çınar ağacının gölgesinden ayrılmıştım:
Üzülme artık, onlar şimdi cennetteler. Oradan sana mutlu mutlu bakmaktalar.
Yengemin şefkat dolu sesi gözlerimdeki yaşı durdurmuştu. Anne kedi ve 6 yavrusunun cennette olduğunu düşünmek az da olsa içime su serpmekteydi

Ertesi gün okula gidince Türkçe ve matematik dersinden sınava tabi olmuştum. Üstelik o günkü ev ödevimi yapmadığım için; sınıf öğretmenim tarafından ceza da almıştım. Zaten her öğlen geç kalırdım ve sınıftaki çöp kutusunun hemen yanı başında tek ayaküstü duruşum, artık günlük cezalarımdan biriydi. Bana o gün de aynı ceza verilmişti.
Tabi çantamı unuttuğum için derslerime de o gün çalışamamıştım.

O gün bugün, ne zaman sarı bir kedi görsem içimdeki öfkenin o acı baharatı, bugün dahi sol yanımı yakar, acıtır canımı. O an geçmişe yeniden yol alırım. Gözlerimi yumarım. Unutmak ister gibi sıkıca yumarım gözkapaklarımı. Ta ki o sarı kedi, gözlerimin ufkundan gidene kadar
-

Emine Pişiren- Kocaeli
09.06.2017

SARI KEDİ HAKKINDA KİŞİSEL DİP NOTUM:
Üç bölüm halinde kaleme aldığım anı yazıma çok sert eleştiri alacağım kesin. Özellikle hayvan-severlerin olağan-üstü tepkilerine de maruz kalabilirim.
Ben bütün bunları göze aldım.
Amacım, okurların duygularını sınamak değildi.
Hem, bundan tam 50 sene öncesinde 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu idim.
O yaşlardaki bir çocuktan mantık nasıl beklenir? Üstelik anksiyete yaşanırken hangi çocuk olgun ve aklıyla davranabilir?
Kısacası yargılanacak ne sarı kediydi, ne de küçük bir kız...

Anımsayınca ben yazdım.
Böylesi bir konuyu yazmak cesaret ister....
Hep iyiyi yazacak değiliz ya...
Biraz da baharat katalım yazı aşımıza...
Az hüzün, az acı tadında...

Saygıyla

Başa Dön