Sessizliği gittikçe artıyordu.İçine çöken yalnızlık
duygusu ürkek ve sitemkar bakışlarla kendini dışa vuruyordu.
Kulaklarını çınlatan
çileli zamanların içli türküleri bile uzak ve anlamsızdı sanki.
Her hatır soruş kaya sertliğine dönüşüyordu. Alabildiğine sığlaşan ilgilenmeler,
yalnızlığını körüklüyordu.
Sayısız yıkımlardı tanık olduğu.
Zamanı aralayarak gözlerini hasat coşkularına gömdü.
Buğday kokusuyla doldurdu ciğerlerini.
Düvenin üzerinde güneşin etrafında dönüyor gibiydi.
Kendi olmanın tadıydı yüzündeki ışık.
Yıkım zamanları birer birer çürüyordu.