Boynuna yularını bağlamış
dilinin elinin körünün belası
nefsinin azgın kölesi yalnızlık
arzularını sarıp sarmalar
mahşer kıvamında kan ter
kalabalıklara uyanır dimdik haksızlık
bir müddet daha zehrini emer
koynunda yatan yılanın hüzün
sürünür rüzgarında şiirin üşür
zavallı gözlerine gül düşer her gece
deli taylar koşturur içinde saraylar harabe
kes bileklerini kavislice kurtul
yüreğinin ışıkları sönmüşse
körpe avuçların duada biçare
kainat diz üstü çökmüş
soruların sorunlarınla karşı karşıya
muammaların çifte kavrulmuş
yüreğin lokma kıvamında
yazmalı diye haykırırken kalem
susturma peşinde dilini
söylemediklerinden midir nedir
dolaşır oradan oraya kelam
kim tutsa kin tutar bıraksa alemi yutar
oldurmaz ondurmaz öldürmez
hangi Tanrının kulusun böyle zalim
sahte gerçek gücün ne büyücü
böyle can yakma sevdasında
tuttun yakamızı bırakmazsın
kalmadı artık güne bakanlar da
taşıyamaz boynunu yaşamak gücü
] ]