Bugün , bir şeylere inanabilmeyi çok istedim . Bugün , “ işte bu kesinlikle doğru , işte hiç şüphesiz gerçek bu ” diyebilmeyi istedim , anlayabilmeyi , anlamlandırabilmeyi , fark edebilmeyi istedim . Her sabah , “ belki bugün ” diyorum , “ bugün bir şeye inanırım ” belki ...
Böyle yaşamak ; her şeye sataşmak gibi , güneşin aslında güneş olmadığını söyleyip ama ne olduğunu hiç bilmemek gibi . Tanımlayamamak güneşi ; " Bilen de yok hiçbir şeyi zaten " demek . Öyle , kim biliyor ki her şeyi ? Al işte ! Her gün yeni bir şans sana ; " Düşün , bugün de düşün ! Belki güneş güneştir aslında , değilse nedir cevapla ? " Ne kadar günün olduğunu bilemeden rahat mı olacaksın yoksa koşacak mısın ? Nereye kadar bilmeden soracak mısın tekrar tekrar sorularını yoksa bana ne deyip gülüp oynayacak mısın?
Ne oynamak istiyorum ne de başka bir şey . Keşke biraz daha akıllı olsaydım küçükken diyorum . Belki şu anda bir yerlere varabilmiş olurdum . Koca kız (koca kız demek bile ayıp kaçıyor bana artık koca kadın oldum)oldun hiçbir şey bilmiyorsun şu hayatta ... Utanmalıyım.
Böyle her günüm işte benim . Ne an oluyor yaşadığım , ne sonrasında yaşanacak bir yarınım . Hayatım bir yumak benim . (Hayır , hayır sadece benim değil . Herkesin ki yumak kendime haksızlık etmemeliyim bu kadar . ) Tut şu ipin ucunu da göreyim seni . Öyle bir yumak ki bu her tuttuğum ipin ucu kesik . Tutsam neye yarar ki ? Bu yumakla ne edilir ?
Biliyorum , gizleniyor gerçekler . Gitmek var birde , bilmiyorsun nereye ? Beni yum yumak ediyor işte çaresizliğim . Yuvarlıyor beni uçurumlara . İnsan denilen varlık , gerçeklik dediği kavramı ne kadar sorgulayabilir ? Nereye kadar ilerleyebilir ? Bilemiyorum . Kolay değil.Biraz bekle desem sen de beklemezsin sana hangi yanım desem bilemiyorum.Sorgulayan yanım diyeyim bari.Çünkü beklemez hiçbir şey öğrendim . Bu dünya , dünya değil artık ben de , ben değilim.
Benim gücüm yetmez diyorum bu işe . Olmuşuz işte herşey olmuş bir kere . Benim gibi milyonlarcası , ne biliyorum diyebilirler ki hayatın gerçeğiyle ilgili ? Bilim bile bilmeceyi çözemedi de ben mi çözeceğim . Ama öyle de olmaz ki kaçılmaz ki .Ben dinlenip dinlenip gene sormaya başlarım.Sanki kendimi çözdüm de bir de varoluşu çözecekmişim gibi iki gram aklımla …
Bir kendinden başla bakalım hele ;
Kendi gerçeklerim konusunda bile zengin olamadım pek, daha doğrusu eskiden çok ama çok zengindim .Her şey gerçekti bana göre . Sonra bir gün tabi ki inandığım bir şeyin aslında inandığım gibi olmadığını gördükten sonra ne varsa hepsini bir masaya yatırdım .
Hani öyle derler ya … Neyse bu gerçek dediğim , bu inandığım şeyler üstünde düşünmeye başladım biraz içine girdiğimde , biraz oynadığımda ,haşır neşir olduğumda yok oluyorlardı . Teker, teker hepsi gitti tüm inandıklarım . Ne söz vardı yarına kalacak ne de başka bir şey artık . Benim sözüm bile geçmiyordu kendime .
Kime ne diyebilirdim ki o noktadan sonra ? Ben şöyleyim , ben böyleyim , ….’i asla denemem , ….. olmadan olmaz , ……’ı asla kabul etmem . Nasıl mümkün olabilirdi ki bugünden yarına bir şey söylemen . Kendi gerçeklerini bile günün birinde aslında gerçek değiller diye atmışken . Başkalarının söylediklerine nasıl inanabilirdin ?
O halde yalnızlığı seçtim en büyük erdem odur dedim belki de … Gerçekse değişimdi bana göre . Yalnızca onu kabul ettim . Her şey değişmişti gelene dek bugüne , değişiyordu ve değişecekti bilinmeyene .
Ama ben de insanım işte ! İnanmak istiyorum bir şeylere , içimde ya da dışımda her ne olacak ise , görüp duyabileceğim yada hiç şüphesiz hissedebileceğim bir şeye , asla değişmeyecek , birbirimizi asla bırakmayacağımızı bildiğim bir şeye ...