En sıcak hislerle bağlanmalıyım sana... sevgi, şefkat, saygı ve güven olmalı.. Hayır yeterli değil, fedakarlıklarla süsleyip, gül kokularıyla sunmalı bu hisleri, bir olan ortak olan hayata.. Dört ayrı renkte, dört ayrı kokuda çiçekler açmalı gönül bağımızda.. Etrafını çitlerle örmeliyiz, masum, savunmasız ve temiz bu duyguları korumak için; zalim ve acımasız yanlarımızdan...
Varsa şeytanî yüzlerimiz, hep başkalarına göstermeliyiz tek birbirimizi kaybetmemek dört renk ve dört kokuda açan çiçeklerimizi soldurmamak için... Birbirimize melek kesilmeliyiz... Yıllarca kendimizi kandırmalıyız ya da varolan her şeyi hiçe saymalıyız pervasızca...
Olmadı mı? O vakit insanları kandırmalıyız, çalmalıyız onlara has duyguları ve oyunları; yepyeni bir oyun bulmuşçasına...
Menfaatlerde at koşturup, dostluklarda cirit de atmamalıyız artık, ustaca olsa bile... Dava büyük!.. Saygı gösterip, zincirlerle bağlanmalıyız birbirimize.. Her dakika bir halka olmalı bu mukaddes zincirde.
Özgürlükler mi kısıtlandı? Varsın olsun.. dedim ya, davamız çok büyük!..
Yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda aynı mesafede bulmalıyız birbirimizi, tıpkı başlangıçtaki gibi... Uzaklaşmamalıyız birbirimizden. Hazan yelleri esmemeli mutluluklarımız arasında. Gönlümüzdeki ümit kuşları göçmemeli, unutmalı artık göçmeleri mevsimler ötesine...
Dün ve bugün arasına sıkıştıracağımız uzun ince yolda, insanlığımızı ve sevgimizi asla unutmamak üzere yola koyulmalı, mutluluk sellerine kapılmalı kalbimizin derinliklerinde açan tomurcuklar..