Sadece Musul, Kerkük değil Suriyeyi de BOP Projesini aşk ve vecd ile alkışlarken kaybettik. Bugün ne yaparsak yapalım Saddam Hüseyin devrilmeden ve Esedin Suriyesi karışmadan önceki kadar şanslı olmamız mümkün değil. Geçti Borun pazarı
BOP projesi Amerika tarafından alenen dile getirildiğinde bölgede yirmi iki ülkenin sınırlarının değişeceği belliydi. Kimsenin bizim gibi çabuk kandırılanlardan bir şey gizlediği yoktu. Yanıbaşımızda Kürdistan adıyla yeni ve İsrail yanlısı bir devlet yaratılacağı biliniyordu. O sıralar biz BOP projesini canla başla desteklemiyor muyduk?
Saddam Hüseyin sudan bahanelerle diktatör ilan edilerek ülkesi işgal edilirken biz Türkiye olarak hangi taraftaydık? Tanrılar aşkına Amerikadan yani Bop Projesini uygulamaya çalışan Amerikadan yana değil miydik? Neymiş efendim, Saddam diktatörmüş. Dünyada diktatör olmayan bir lider var mı? Diktatörlük bir spor kulübü başkanlığında hatta vakıf başkanlığında bile olmazsa olmaz bir zorunluluktur.
Mesele Esedin diktatörlüğünde değildi, hatta Saddamın biyolojik silah üretmesinde de değildi. Gerek diktatörlük bahanesini, gerekse kimyasal silah masalını dünyanın en büyük mafya yapılanması Amerika suflemişti dünyaya. Ve ne yazık ki dünya devletlerinin sentetik zekalı sözde liderleri zokayı yutmuştu.
İşte ne olduysa bu aşamadan sonra oldu. BOP projesi kapsamındaki yirmi bir devlet, yirmi ikincisindeki yangını hipnotize edilmiş gibi özgürlük mücadelesi olarak görmek zorunda kaldı. Ve bu yirmi ikinci sendromu cinsel bir fantezi gibi birinden diğerine geçerek devam edegeldi. Adı geçen ülkelerde yönetimler değişti ama beklenen huzur gelmediği gibi, kaos her birine anakonda gibi çöreklendi. Bugün Kuzey Irak ve Kuzey Suriyede son noktası konulmaya çalışılan resmin mahiyeti bu. Beğenseniz de beğenmeseniz de durum bu minval üzere cereyan etmektedir.
Irakta otorite zayıflamış. Yerine üç ayrı yarı özerk bölge fiilen oluşmuş. Bunlardan bizi en çok ilgilendiren Kürdistan bölgesi federatif bir yapı kazanmış. Bölge insanında bağımsızlık filizleri dal budak sararak ağaca durmuş. Benzeri bir senaryo Suriyede sahnelenmekte. Yakın bir gelecekte Suriye de en az üç bölgeye bölünecek.
Diyelim ki bu bölünmeyi engelleyemedik. Kuzey Suriye ve Kuzey Irakta olduğu söylenen Türkmenler de Kürtler gibi askeri ve siyasi olarak teşkilatlandırılamaz mıydı? Bırakın teşkilatlandırmayı peşmerge Musul ve Kerkükteki tapu ve nüfus kayıtlarını imha ederken biz hangi taraftaydık? Barzani bize rağmen bu eylemi nasıl gerçekleştirdi? Barzaninin Türkiyenin tehdit kokan çekincelerini dikkate almamasının sebebini bu açmazda aramak gerek. Türkiye bu sorulara mantıklı ve somut açıklamalar getirmedikçe referandum konusunda ciddi ve samimi olduğuna dünya kamuoyunu inandıramaz.
Savaş havası vermeye çalışmamız da boşa. Birkaç demode tankla bu işi başaramayız. BOP projesi Amerikaya göre Tanrısal bir vecibe durumunda. Yıllar önce kararı verilmiş ve adım adım gerçekleştirilmekte. Karşımıza uzay teknolojisine sahip Amerikayı alarak bu operasyondan başarılı çıkmamız mümkün değil. Dahası cephe gerisinde çok ciddi sorunlarımız olduğunu da unutmayalım. Yani camdan sarayda yaşadığımızı... Zamanında Amerikaya karşı Saddam, Kaddafi ve Esedi desteklemek suretiyle en az bir on yıl daha kazanabilirdik.
İddialarıma burun kıvırabilir, kibrinizden ya da şartlı refleksleriniz hatta çıkarlarınızdan beslenen hipnotik aldanmanın etkisiyle karşı da gelebilirsiniz. Ama en fazla üç yıl içinde acı ama gerçek sonla karşılaşacaksınız. İşte o zaman olan millete olacak. Ve Anadoluda muhafazakarlık cephesi akıl almaz bir travma yaşayacaktır. Bu da batının elini bir kere daha güçlendirecektir.
Yanılmış olmak dilek ve temennisiyle.
![yazı resim](/storage/cache/images/ad6fffbc173d956f7ff374d070ea52e6_125351-00001.webp)