Umutla uzattığım ellerimi sönmüş bir volkan gibi donuk ve cansız bir yüz. Yalvaran gözlerime acıyı pay ederek hayatın acı ve tatlı anılarına perde çekerek sundum.Barışı sımgeleyen zeytin dalları arasında gizlediğim gülleri. Üzüntüm ellerimi tutmaman değil asıl üzüntüm bir amaç için dalından koparılmış güllerin solacak olması..
Kanlanan ve günlerce ağlamış gözlerime bakmak bile istemeden yüzünü dönmediğin bu vefasıza. Göz pınarlarının Umut mavisi gözyaşlarımın pişmanlığı ve geri çevilmişliğin ezikliği için de bir deniz oluşturmuşçasına ayın denize vurup çıkardığı yalancı parlak cansız rengın bır aldatmaca oldugu gibi. Umutsuzlukla bilenmiş bir çakıltaşının eskı halını almayacagı gıbı onarılmaz bır gurur incetmiş.Vefasız bir dost olmuş vefalı bir dost kaybetmiştım çakıl taşı misali...
Sende haklısın. Ciğeri beş para etmez insanlara satıp yamyamlara yedirmiştim dostluğumuzu.için deki nefreti uyandırmıştım. Ne dıyebılıdim kendımı nasıl savunabilirdim? Benden bu kadar. Söz sen de konuş, bağır, çağır küfürler savur hala hıncını alamadıysan vur öldür beni. Tek istedigim senden zeytin dalları arasın dakı gullerin solmasına izin verme...
Biliyorum geçmişin gölgesinin gun batımı kadar uzun olmadıgını. Kaçmak ıstesem de hep yüreğim de olacağını. Şimdi kus içindekı nefretını vefasız bır dosta ne dıyebilirim ki? Sen sırala kelımeleri, nağmeleri hadi acıt canımı seni dinliyorum .................................................... beklıyorum kanusmıyacakmısın? benim susma zamanım geldi hadi artık konuş BİLMEM ANLADIN MI BU VEFASIZI..
Ben bir vefasızım
Umutsuzlukla bilenmiş bir çakıl taşı eski halını almayacağı gıbı onarılmaz bır gurur incitmiş vefasız bir dost olmuş vefalı bir dost kaybetmiştim..çakıl taşı misali..