Çevriyorsun yüzünü,
saçların dağılıyor bir zaman tünelinde eski günlere gider gibi.
Sevincin yayılıyor yüzüne,
yolun toprağı kalkıyor uzaktan.
Tanıdık binlerce bu manzara tanıkları sana gülümsüyor;
mesela eline düşüyor bir papatya çiçeği
bırakıp bir yamaç gölgesini,
zil veriyor bir kırlangıç hafif utangaç;
yüreğinde bin çalgılar çalarak oynuyorsun.
Sessiz kalkıyor çiği çimenlerin
belki uzanıp gökyüzüne bakıyorsun.
Hafif bir rüzgar esiyor
yüzüne yapışıyor ilkbaharın ılıklığı.
Sen beni bekliyorsun
ve ben geliyorum....