Ayrılık

Farketmezdiki zaten. Ağlasanda, gülsende.Ben gidiyordum işte, gülemeden hatta ağlayamadan bile.

yazı resim

Son kez dönüp baktığımda el sallıyordun bana, uğurluyordun beni. Yoksa bana mı öyle gelmişti. Ağlıyordun ve perdenin arkasına saklanıyordun, perdeyi çekerken el sallıyorsun zannettim. Zaten gecenin karanlığı bile güne devr olurken sinsi bir anlaşma yapmışlardı aralarında belliki ; Gün bile ağlıyor, kapkara bulutların ardına saklanacağını, aydınlatmayacağını söylüyordu ve ben zaten seni son kez görmek için başımı balkona çevirdiğimde o cılız ağaç bile asırlık bir selvi gibi dikilivermişti karşıma. Gücüm yoktu dalların arasından siluetini aramaya. Olacağına varır demeliydim. Uzaklardan kopuk kopuk gelen köpeklerin havlamaları. Onlar bile farklı idi o sabah. Sanki birlikte uyuduğumuz gecelerde köpekler bile imrenircesine, ısrarla ve kararlı havlarlardı.
Yutkunamadım. Boğazımda bir düğüm oluvermişti, aynı zamanda beynimde. Uyuşmuştu beynim bir süre. Neden sonra yolda olduğumu anladım.Gidiyordum bu şehirden, neler hissettiğimi bile hissedemeden. Gökten boşalıyordu yağmur, ona yağmak denemezdi. Benim göz pınarlarım ise bir topak etmiş inatla tutuyordu gözyaşlarımı. Hiç bu kadar erken görmemiştim buranın denizini. Masmavi, billur sular nasıl böyle kararabildi diye sormadım kendime. Bu yol nasılda çamurlu ve delik deşik olmuştu sormadım. Önünden geçtiğimiz banka bile hiç böyle ıssız olurmuydu. Bırakmak istemedim bir an, dön geriye demeliydim şöföre. Diyemedimki.
Bir benzincinin önünden geçiyorduk. Upuzun ve dümdüz yolda yalnız bir yapıydı. Çalışanları bile uyuyordur diye geçti aklımdan. Ve birden sen düştün aklıma karşı koyamadan varlığına. Acaba ne yapıyordun. Ağlıyormuydun, yoksa gülüyormu?
Farketmezdiki zaten. Ağlasanda, gülsende....Ben gidiyordum işte, gülemeden hatta ağlayamadan bile.
Nedenini bilemeden bile...

Başa Dön