Epeydir kafamda tasarladığım ama bir türlü oturup da yazamadığım bir konudur bu. Son birkaç yılda ülkemizde önüne gelen Aydınlar olarak Ben bir aydın insan olarak Aydınlar mektup yazdılar Aydınlar özür dilediler ve sair söylemlerle bir Aydın havası çalıyor.
Geliniz Aydın tarifi yapmadan önce bir Aydınlanma Çağına kadar gidelim. Neler olmuş, kimler bu akıma katılmış ve Aydınlanma Manifestosunu kimler kaleme almış, kimler nasıl savunmuşlar ve nereye ulaşmışlar ona bir bakalım.
AYDINLANMA ÇAĞI
Aydınlanma nedir: Eleştirel felsefenin babası kabul edilen Immanuel Kant (22 Nisan 1724 Königsberg 12 Şubat 1804 Königsberg, bugünkü Kaliningrad) şu tarifi yapar Aydınlanma, insanın kendi kusuru nedeniyle içinde bulunduğu erginlik öncesi durumdan çıkışı olarak tanımlanır. Ergin olmayış, insanın bir başkası tarafından yönetilmeksizin kendi aklını kullanma yeteneğinden yoksun olma durumudur. Bu durum, akıl yetersizliğinden değil de, insanın başkasının yönetmesine gerek kalmadan kendi kendini yönetecek kararlılık ve yüreklilik eksikliği sonucu ortaya çıkıyorsa, bütünüyle bizim hatamızdan kaynaklanıyor demektir. Sapare aude! Kendi aklını kullanma yürekliliğini göster. İşte Aydınlanmanın sloganı. (1784)
XVIII. yy ENTELEKTÜEL HAREKETİ VE BU HAREKETİ BAŞLATAN AYDINLAR
XVIII.yy aydınları İnsanın belirgin özelliği bilme ve öğrenme yetisidir; insanlar yetisini önyargılara ve kör inançlara karşı kullanmak zorundadır. teziyle ilk kez ilahi esine ve dini otoriteye karşı önceliği akla ve deneyime vermiş olan Galileinin , Descartesın ve Newtonun mirasçıları olarak, ve o yüzyılın aydınları John Locke (29 Ağustos 1632 28 Ekim 1704) ve Pierre Bayleİ (1647-1706) izleyerek ermişlerin yaşamı gibi sözde ilahi gerekçeleri veya doğaüstüne dayalı açıklamaları çürütmek amacıyla, eleştirel bir yöntem belirler ve aynı süreçte ilahi hukuka dayanan monarşiyi eleştirmeye başlarlar.
Montesquieu (1689 1755) Avrupa ve özellikle İngiltereye yaptığı bir seyahatten sonra, yeni bir tarih felsefesi formüle eder. Her monarşi yönetiminde, gerek ahlaki, gerek maddi birtakım genel nedenler vardır. Bu nedenler o monarşiyi yükseltir, destekler veya yıkılıp gitmesine neden olur; meydana gelen olaylar bu nedenlerin etkisiyle gerçekleşir. ( Considerations sur les Causes de la Grandeur des Romains et de Leur Décadence, 1734)
Montesquieu, 1748 yılında Kanunların Ruhu Üzerine (Del Esprit des Lois) adlı eserini yayımlar ve büyük bir başarı kazanır. Bir dönüm noktası olan bu eserinde, siyasi düzenleri analiz ederken bir ülkenin yasalarını, onun törelerine, iklimine ve ekonomisine bağlayan kaçınılmaz ilişkileri açıkça anlatır. Monarşik düzenin göreceliğini açık saçık ortaya koyar.
Bir yıl sonra Denis Diderot, (5 Ekim, 1713 - 31 Temmuz, 1784) Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup ( Lettre sur les Avaugles à Lusage de Ceux Qui Voient, 1749) adlı eserini yayımlarken Geroges Buffon da (1707 1788) Genel ve Özel Doğa Tarihi ( Histoire Naturelle Générale et Particuliére, 1749) adlı eserinin birinci cildini yayımlar. 1751de de gene Diderot ve Jean le Rond d'Alembertin (1717 1783) hazırladığı Ansiklepodinin birinci cildiyle, Voltairein XIV. Louis Asrı (Le Siecle de Louis XIV) eserleri yayımlanır.
Böylece 1750 1775 yılları arasında Aydınlanma Çağının temel düşünceleri netleşir ve yayılmaya başlar. İngiliz kurumlarının ve İngilizlerin sahip olduğu özgürlüklere hayran olan Voltaire, (1694 1778) XV. Louisin yönetimine şiddetli eleştiriler yöneltir. Voltaire, gerek Felsefe Mektupları (Lettres Philosophiques) gerekse İngiltere mektupları (Lettres Anglaisas 1734) ve de kitaplarında bilhassa da yazışmalarında entelektüel bakış açılarını ortaya koyar ve büyük bir etki sağlar. Toplumsal konularda ılımlılık göstermesine rağmen, adalet konusundaki haksızlıklara, fanatizme ve hoşgörüsüzlüğe şiddetle karşı çıkar. Ve onun döneminde Fransız Aydınlanması, Avrupanın kültürlü kesimini adeta fetheder. Voltaire, 1765te şunları yazar : Akıllarda bir devrim gerçekleşti, Aydınlanmanın her köşeye yayıldığına şüphe yok.
AYDINLANMA ÇAĞINDA ANA UNSURLARIN TARİFİ (ÖZETLE)
Aklın hakları: Lambert Markizi 1715te Felsefe yapmak, akla onurunu bütünüyle teslim etmek, ona haklarını kazandırma, geleneğin ve otoritenin boyunduruğunu sarsmaktır diye yazar. Aydınlanma düşüncesinin ortak temeli, aşkınlığın gerçeklikten önce geldiğini savunan metafiziği dışlamaktır.
Doğa rasyoneldir: Gerçeklik, fiziki dünyada, pratik evrende aranır. Dogmalar ve esinlenmiş gerçeklikler bir kenara atılarak gözler insanların ve nesnelerin somut dünyasına çevrilir. Akıl, dinin her şeyi açıklama, her şeye nokta koyma iddiasına karşı çıkar.
Özgürlük: İnsanın doğadan aldığı ve sahip olabileceği iyi şeylerin en değerlisi olarak kabul edilen durum, özgür olmaktır; bu durum ne bir başka durumla değiştirilebilir, ne satılabilir, ne de yitirilebilir; çünkü bütün insanlar doğal olarak özgür doğar, yani bir efendinin boyunduruğu altında değillerdir; kimsenin bir insanı mülkü olarak görmeğe hakkı yoktur. Bu durum gereğince de insanlar, kendilerince iyi kabul ettikleri her şeyi yapma gücünü, doğanın kendisinden almışlardır. Eylemlerini kendi keyiflerine göre yapma, mülklerini istedikleri gibi tasarruf etme hakkına sahiptirler. Yeter ki tabii oldukları hükümetin yasalarına aykırı bir şey yapmasınlar. Louis de JAUCOURT (1704 1779)
AYDINLANMANIN MANİFESTOSU Encyclopédie- Ansiklopedi
Filozof Denis Diderot ve matematikçi d'Alembertin ortak hazırladıkları ve yayımcı Le Bretonun yayımladığı ve onlarca yazarın yer aldığı, 71.818 madde, 25 yıllık bir çalışmanın sonucu ortaya çıkan 17 cilt metin, 11 cilt tutan resimli oymabaskı planşlar. Kendi yüzyılının bir yayıncılık şaheseridir. Aydınlanmanın en ateşli savunucusu Diderot un yanı sıra Voltaire, Montesquieu, Rousseau, Buffon, Helvétius, dHolbach, Quesnay, de Jaucourt, Grimm ve Turgotnun katkılarıyla Aydınlanma Çağının başlamasını ve yayılmasını sağlayan ve de Aydınlanmanın tüm ana fikirlerini ortaya koyan gerçek bir manifesto.
Ana başlıklar: Keyfiliğe karşı özgürlük için mücadele, Hoşgörüsüzlüğe karşı çıkma, Doğal eşitlik, Liberalizm ve yararcılık, Duyularla öğrenme, Aydın despotluğunun çelişkileri, Akılcılık.
Ayrıca radikal demokrat kavramları savunan Jean-Jacques Rousseaunun,(1712 1778) Toplum Sözleşmesi ( Du Contrat Social, 1762) isimli eserini de bu kategoriye dâhil edelim.
AYDIN İNSANIN TARİFİ
Sözlük tarifi: Okumuş, kültürlü, ileri düşünceli, geniş bir bilgi birikimine sahip, ülkesinin ve insanlığın sorunlarıyla ilgilenen ve çeşitli biçimlerde (özellikle yazarak) kendini ifade eden kişi. Entelektüel. Münevver.
Bir başka tarif: 1960'larda Zeki SOFUOĞLU'nun bir konferansında söylediği ve Şevket Süreyya tarafından 1970'li yıllarda yazdığı bir yazıda yer alan "aydın" ın nitelikleri:
- Aydın, evvela, bir fikir, amaç (ülkü) ve karakter sahibi olacaktır. Amaç, ya da ülkü bir inanıştır. Bu inanılışa ise ihanet edemez.
Aydın, kandırmaz. Fakat inandırır. İnandırma yolunda ise, ancak bilime ve yüksek müspet bilgilere yer verir. Kafasında dokunulmaz "tabu"ların yeri yoktur.
Aydın cesurdur. Medeni cesaret sahibidir. Medeni cesaret ise, aydın için kahramanlık değil, doğal vasıftır.
Aydın hakikat bildiği, gerçek bildiği şeyi kendisine saklamaz. Onu yaymayı da vazife bilir.
Aydın toplumun hayrını ve çıkarlarını, kendi hayrının ve çıkarlarının üstünde tutar. Topluma verir, ama toplumdan karşılığını beklemez.
Aydın, bağlandığı ilkelere uygun bir yaşam sürdüren, dürüst ve feragatli bir insandır. Onun yaşamı ile prensipleri arasında çelişme yoktur.
Cahit KILIÇ
6 Haziran 2009 / İstanbul