Aşkın Ömrü 300 Yıldır

Frederic Beigbeder yalan diyooo!!! Siz siz olun umudunuzu kaybetmeyin...

yazı resim

Hayatta karşımıza çıkarılıp, klişeleştirilmeye çalıştırılıp bize yutturulmaya çalışan şeylere garezim var.prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /

E zaten basmakalıp yaşıyoruz, bize verilen rollere bürünüyoruz, bizden istenildiği gibi davranıyoruz. Bırakın da bari duygularımızı istediğimiz gibi yaşayalım!

Frederic Beigbeder’in hiçbir kitabını okumadım, okumayacağım da. Neden mi? Çünkü kitapçıya her girdiğimde onun o gri üzerine cart kırmızı yazılı kapağı olan kitabını en çok satanlar arasında görmek asabımı bozuyor.

Kitabı okumamasına okumadım (!) ama hayatımda ilk kez okumadığım bir şey hakkında yorum yapma densizliğinde bulunmadan da edemeyeceğim doğrusu. Hatam olursa affola....

“Aşkın Ömrü 3 Yıldır” diyor Beigbeder.

Ve bunu zaten şu materyalist, günden güne değerlerin kaybedildiği dünyada feleğini şaşırmış, zaman zaman tek avuntusu aşk olan bizlerin bilinç altına bunu bir güzel kazıyor.

“Bak sevgilim, tamam kabul ediyorum: seni gördüğümde heyecanlanıyorum heyecanlanmasına, elim ayağıma da dolaşıyor, hep yanında olmak da istiyorum, böyle gözlerine dalmak istiyorum melul melul....ama aşkın ömrü zaten 3 yıl, o yüzden hiç başlamasak daha iyi ikimiz için de...! ” mi diyelim yani?

Aşk nedir onu bir sorgulayalım önce! Aşk, yaşanırken sonu olmayacağı düşünülen, fütursuzca yaşanan, biteceğinden korkulan, hep sürmesi umudedilen, belki de gerçekte varolmayan değil midir? Aşk aslında bir ihtiyaç değil midir? Aşk taşlaşmış yüreklerimizde bir umut değil midir?

O zaman “Aşkın Ömrü 3 Yıldır” da neyin nesi? Yediğimiz konservelere, içtiğimiz meyve sularına miat biçtiğimiz az gelmiş de, sıra aşka mı gelmiş?

Diyorum ki siz siz olun böyle safsatalara inanmayın! Böyle kitapları da çok satanlar arasına sokmayın...

Ben de ben olayım, oturup“Aşkın Ömrü 300 Yıldır” diye bir kitap yazayım, hem güzel birşeyler empoze edeyim, hem de basmakalıp duygulara hitapta eksik kalmayayım.

Başa Dön