kırılıyor esaret halkaları birer birer
özgürlüğü yüceltiyor sevgiler
ve sevgiler aşkı doğuruyor kozasından,
caddeler tenha,
keşmekeş sokaklar esir almış kimsesizliği
hoyratça sürdürür uğultusuzluğunu...
şehrin orta yerinde kıpraşıyor çalılıklar
son saatlerim geçiyor orada
nafile bütün çabalar
ben çalıkuşunu, o çalılıkları seviyor...
o yüzdendir aşk-ı bedbah hüznüm
o yüzdendir sol yanımın yarası...
benim gibi kalbi olanlar az yaşıyor
zira kalbi olmayanlar rağbet görüyor
belli ki içimizi sıkan bir şeyler var,
belli ki içimizde sıkılan bir şeyler...
ölüm sonbahar olur düşer ayaklara
sararmış son yaprak çekip gider
iki dudak arasına sıkışır zaman
zamanı hazmedemez imkansızlıklar,
ve imkansızı umutlanmaktır aşk...
kara kışın bu sene ki moda rengi de beyazdır
he! kim takar modayı
sen beyazı en çok yakışanımsın
her yerde kar var içimde yangın
yangınlar bir o kadar soğuk
ben beyaza bir o kadar yangın...
gün gelir aşkın gözü kör olur
beyaza yağmur yağar sel olur
özlemler bahar olur
bahar, müzeyyen tomurcukları müjdeler
aşk ilk cemrenin öpücüğüyle yeniden diriltilir
bu aylarda aşka yelken açılır
bu aylarda aşklar üç kuruşa satılır...
tadı kalmaz ne aşın ne işin ne aşkın
sevda gözlerim kör olur
ben giderim senin adın ruhum olur...
şimdi bir büyük ıstırap bir muamma var içimde
an ve an tüketiyorum benliğimi
seni atabilmeliyim içimden, silebilmeliyim tamamen
nefret et benden kırıl bana darıl
hiç sevmediğin kadar sevme beni
hiç istemediğin kadar isteme
yalnızlığın dehlizlerine salıver
sonbahar yaprağı oluyorum böylelikle
üfle bana savur beni...
puslu bir akşam hırçın gökyüzü
"akşam olmadı daha dur!" deme
bugün son günüydü, aşkın bir günüydü
zaten ikinci bir günü yoktu kelebeğin...
neylersin ki gün biter zaman ölür
çalıkuşu ölür kelebek ölür şiir ölür
taş basarım bağrıma dağlarım
hayalin akar gözlerimden ağlarım
ben giderim sende kalır aklım
gölgene sarılır öyle uyurum korkarım...