yanar göl,
güneşin doğuşundaki kızıllıkla
an gelir düşüverir içine bir çiğ damlası yapraktan
an gelir bir taş yuvarlanır içeri
patlatır,
suyun durgun bakışlarını
orta yerinden,
sekerek geçen taş
sevda yüklü gözlerinden akan yaşın
doldurduğu göz kapakların
kaç acıdan yanıp yanıp kapanıvermiştir
şimdi
bütün aşk acıları kanatır
terk edilen yada terk eden olmak değil
bedenin susamışlığına sıcak bir dokunuştan uzaklaşmak
çok koyar kalana ve gidene
acıtıyorsa kalmanın acıyorsa gitmenin anlamı yok
en iyisi yaşamamak mıdır
aşk denen çetrefilli bu oyunu