AŞK
Aşk,
ah aşk!
ne de özlem duyulan şeydir o.
Hala çok eşli cinsel devinimlerinden sıyrılamamış olanlar
pek anlayamasalar da bu kavramın zerafetini,
bence özün gözbebeğidir o.
Ruhun, kişiliğin, kendini farkedişin tüm güzelliklerini,
tüm en değerlilerini sevgiliye armağan ediştir aşk.
Ama sadece ve sadece sevgiliye,
bugün sana yarın ona değil ha...
Bir türlü birleştiremedik -aşk- denilen o yürüyüş ile yollarımızı,
bir türlü içine düşemedim o kuyunun,
bir türlü o fırtınaları estiremedim yüreğimde.
Dediğim gibi aşk bir özlemdir hem de
bir bedenin, bir karşı cinsin, sevginin, elele tutunmanın değil sadece;
yüreğinin, aklının, varoluşunun algılayabildiği,
hatta belki de sınırlarıyla bile henüz tanışmamış olduğun tüm çılgınlıklarının
en özel '-EN -' leridir aşk.
En şiddetli haykırışları, en dayanılmaz sevişmeleri,
en anlamsız bakışlarıdır
kişinin hayata kendinden geçmişcesine.
Aşk
yaratabileceğin en somut soyutlanmadır hayattan,
sevgiliye akarken....
aşk
var ya aşk...