Dün gece, yine seni aradım. Olmadığını bile bile aradım seni. Tıpkı geçenlerde kendimi kötü hissettiğimde yaptığım gibi. Aradım seni. Yine o soğuk ses cevap verdi bana sen yerine. “Aradığınız numara kullanılmamaktadır” evet, biliyorum kullanılmıyor. Ama bu seni aradığım gerçeğini değiştirmez.
Aradım seni. Geçen gün ulaşmayacağını bile bile mesaj gönderdiğim gibi. İletilemeyeceğini biliyordum mesajımın. İletilemedi de:)) Rapor geldi birkaç gün sonra. Ne yazık! Halbuki ne çok isterdim “bu da geçecek, biliyorsun değil mi?” diyen sesini duymayı.
Aradım seni canımcım. Aradım seni. Telefonumdaki tüm kayıtlı numaralarını silmek geldi içimden. Aradığımda bir dost kuytusuydun sen. Tüm numaralarını silmeli. Elim varmıyor ki. Biliyorum, en ulaşılmaz yerdesin. Artık hiç olmayacaksın dostum. Artık “bu da geçecek, biliyorsun değil mi?” diyemeyeceksin bana. Bir bilinmeyendesin. Ulaşılmazlardasın. Ulaşılmayansın.
Seni henüz özlemiş değilim, yanlış anlama beni. Ne zaman özlerim bilmiyorum. Hâlâ varlığını yanımda hissediyorum ve özlemiyorum seni. Biliyorum, bu satırları da okuyamayacaksın. Belki rüzgara karışırda sana ulaşır canımcım.
Aradım seni. Ulaşılmazlarda olduğunu bile bile aradım seni. Ulaşılır olsaydın keşke. Keşke yine dost kuytuna sığınabileceğimi bilseydim. Bana yine akıl verebilseydin tüm olgunluğunla ve ciddiyetinle. Daha çok zamanlarımız olsaydı keşke dertleşmek için. Keşke biraz daha çok gülebilseydik yaşamın bize yaptıklarına. Keşke dostluğun yine benimle olabilseydi. Keşke şu iç çekmeler olmasaydı. Acı olmasaydı keşke.
Keşke… Keşke keşke kelimesini bilmese, öğrenmeseydik.
Aradım seni canımcım. Ulaşılmazlarda olduğunu bile bile aradım. Hepte arayacağım. Arayacağım seni yaşamımda.
Aradım seni canımcım...