Şimdi seninle mısır yemek vardı rıhtım yolunda
çay içmek vardı kekremsi anılarla
denize karşı oturup Balıkçılar Kahvesinde
hatırlanası güzel anılar demlerdik
plastik sandalyelerde bir hayata inadına
çok zaman haberleri olmasa da.
Yine seninle el ele tutuşup ay ışığında
çimlere uzanıp yıldızları saymak vardı
bende yine şu kahrolası mide ağrısı.
Seni sevmekten dem vurmak her cümlenin başında
benimle bir hayat düşünmek baldıran zehri tadında.
Yine sabahlamak vardı bazı geceler
biraz Onur, biraz Yılmaz, biraz Sezen...
biraz sen az da olsa ben.
Sonra sarılmak birbirimize koyu bir kördüğümle
İskender ‘siz bir hayatın alacasında
soyadımı isminle birleştirmek vardı ucunda
dönüşümsüz yollar olmasaydı ardında.
Yine şimdi seninle olmak vardı
Adana – Mersin yolunda, bazen Kaf dağında.
Kim bilir belki de Avrupa semalarında
“Belamın başı “ yla başlayan cümleler kurmak
aynı anda kahkahalar savurmak vardı
bozulan dünya düzenine inat.
Sen yine umutlardan söz açardın
bense hep umutsuzluklardan,
düşüncelerimiz aynı kaftandan biçilmiş
ama yollarımız farklı kavşaklarda nedense.
Ben yine yıldızlardan “sen” yapıp
“sen” li dünyalar kuracağım gök yüzünde
sana olan aşkımı alevlendirirken gecelerce,
şimdi yine sana “dostum” diye
dostça sarılmak var.
Her şeye rağmen şimdi yine “sen“ li
bir hayat var hayatımda
sensiz bolca zamanlar olsa da.