19
arkamda yavaş bir ses:
çok beklediniz mi? dedi
hayır.. şimdi çıktım! diye cevap verdim ve döndüm.
o, karşımda duruyor, bir karar vermeden düşünen insanlar gibi gözlerini kırpıştırıyordu. nihayet dudaklarını hafifçe kıpırdatarak:
siz sahiden iyi bir insana benziyorsunuz! dedi
bütün cesaretim, serbestliğim, o gelir gelmez uçup gitmişti. içimden, ona teşekkür etmek, ellerine sarılarak onu öpücüklere boğmak arzusu geçtiği halde, ancak duyulur bir sesle:
bilmem! diyebildim.
kadın, gayet serbest bir tavırla kolumu yakaladı, öteki eliyle çenemi tuttu, küçük bir çocuğu okşar gibi yumuşak bir sesle:
oo, siz sahiden bir genç kız gibi mahcupsunuz! dedi
yüzüm tutuşarak önüme baktım. bir kadının bana bu kadar pervasız muamele edişinden adamakıllı sıkılıyordum. neyse ki o da ileri gitmedi. evvela çenemi bıraktı, sonra kolumu tutan eli yavaşça yanına düştü. gözlerimi kaldırınca hayret içinde kaldım. karşımdakinin yüzünde de müthiş bir şaşkınlık, hatta bir utanma vardı.
onu her öpüşümde yumuşacık elleri, bakmaya doyamadığım o dudakları, karşı koyamadığım tüm bedeni kor gibi yanardı.
gitmemem için gözlerimin en derinine bakıyordu..
kokusu kokuma, derisi derime işlenmiş gibiydi her gidişimde biraz daha yaklaşıyordum..
pelin gölge