İnsanın hayatındaki en derin duygulardan biri sevgidir. Ancak, sevginin gerçek anlamını ve doğru yöneltilmesini anlayabilmek, insanın imanını pekiştiren önemli bir ilkedir. İman eden bir insan, bütün kalbiyle sevmesi ve bağlanması gereken varlığın yalnızca Allah olduğunu bilir. Çünkü Allah, insanı yoktan var etmiş, ona beden, akıl, şuur ve iman gibi en değerli nimetleri bahşetmiştir. Bu nimetler, insanın hayatındaki her türlü ihtiyacını karşılamaktadır. Dahası, Allah, Kendisine iman edip itaat eden kullarını dünyada ve ahirette büyük nimetlerle müjdelemektedir. Bu nimetler ise Allahın sonsuz rahmet ve lütfudur. O halde, gerçek anlamda sevgiyi hak eden varlık yalnızca Allahtır. Sevgi, doğasında, sevilenin üstün ve güzel özelliklerine karşı duyulan ilgi ve hayranlıkla şekillenir. Sevilen kişi de bu ilgiyi karşılıklandırarak, güçlü bir sevgi bağı oluşturur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır: Sevginin gerçek sahibini doğru tanımak ve ona yöneltmektir. Allah, bütün güzelliklerin ve üstün sıfatların kaynağıdır. Bu sebeple sevgi, yalnızca Allaha duyulmalıdır. İnsanların bir kimseyi ya da bir şeyi, Allahtan bağımsız bir varlık olarak görüp de, Onu sever gibi sevmesi, şirke düşmenin en belirgin işaretlerinden biridir. Şirk, Allahı unutup, sevgi ve bağlılık hissini Allahtan bağımsız bir varlığa yöneltmektir. İmanlı bir kişi, bir başka insana duyduğu sevgiyi, aslında Allaha duyduğu sevginin bir yansıması olarak hisseder. Karşısındaki varlık, Allahın tecellilerini içinde barındırdığı için sevilir. Ancak müşriklerin sevgisi farklıdır. Onlar, Allahtan başkasını Allahı sever gibi severler. Bu yanlış sevgi anlayışı, onları hem dünyada hem de ahirette büyük bir azaba sürükler. Kadın-erkek ilişkileri, insanların en çok karşılaştığı sevgi anlayışlarını barındırır. Ancak bu ilişkiler, çoğu zaman Allahın rızası dışında kurulur. Romantizm ve duygusal bağlar üzerine kurulan ilişkilerde, kişiler birbirlerinin hoşnutluğunu Allahın rızasına tercih ederler. Birbirlerini memnun edebilmek için, Allahın sınırlarını çiğnemekten çekinmezler. Bu tür ilişkilerde, Allaha yöneltilmesi gereken sevgi, insanlara yöneltilir. Kuran, bu tür ilişkileri birbirine tapma veya birbirini ilah edinme olarak tanımlar. Eğer bu sevgi, Allahı unutturan ve Onu gereği gibi anmayı engelleyen bir tutkuya dönüşürse, kişiyi şirke sürükler. Allah, insanlara, birbirlerini sevebilmeleri için doğal bir duygu vermiştir. Ancak bu sevgi, Allahtan bağımsız olmamalıdır. İnsanların birbirlerini sevmesi, ancak Allaha duydukları sevgiyi temel aldığında doğru ve makbuldür. Bu, Kuranda cennette Allaha en yakın olan kişilerin birbirlerine olan sevgiyle tanımlandığı bir modeldir. Müminlerin sevgisi, berrak, nurlu ve kalpte ferahlık oluşturan bir sevgidir. Çünkü mümin, sevdiği kişiyi aslında Allahın tecellilerini içinde barındırdığı için sever. Mümin, sevdiği bir kimseyi veya varlığı kaybetse de acı çekmez, çünkü sevdiği şeyin gerçek sahibi Allahtır. Allah, tüm güzelliklerin ve tecellilerin kaynağıdır. Sevilen şeyin kaybı, Allahın planına ve takdirine dayalıdır, bu yüzden mümin üzülmez. İmanlı bir insan, Allaha duyduğu sevgiyi her şeyin önünde tutar. Eğer sevdiği bir şey veya kişi ölürse, bunun Allahtan bir sınav ve takdir olduğunu bilir. Ancak müşrikler için durum farklıdır. Müşrikler, Allahı unutarak, Allahtan başkasına duydukları sevgiyi birincil hale getirirler. Sevdikleri kişiler veya nesneler onları terk ettiğinde, büyük bir acı ve yalnızlık hissiyle karşılaşırlar. Allaha tercih ettikleri bu kişiler, hem dünyada hem de ahirette onları azaba sürükler. Kuran, müşriklerin dünyadaki azaplarını, cehennemde çok daha şiddetli bir şekilde yaşayacaklarını belirtir. Dünya üzerindeki her türlü yürek acısı, cehennemde müşrikler için çok daha büyük bir manevi azaba dönüşecektir. Sevgi, insanın en derin duygularından biridir, ancak bu duygu doğru yönlendirilmelidir. Gerçek sevgi, Allaha duyulan sevgidir. Allah, her şeyin yaratıcısı ve her güzelliğin gerçek sahibidir. İnsanlar, Allaha olan sevgilerini her şeyin önünde tutmalı, sevgi ve bağlılıklarını yalnızca Ona yöneltmelidirler. Bu anlayışı kaybedenler, şirke düşerler ve kalplerinde boşluk, yalnızlık ve acı hissiyle karşılaşırlar. Kuran, bize doğru sevgiyi ve şirkin zararlarını açıkça anlatır. Gerçek sevgi, Allaha duyulan sevgidir ve bu sevgi, insanın hayatındaki tüm ilişkilerini doğru bir şekilde yönlendirir.
Allah'a Yönelik Sevgiyi Anlamak
İnsanın hayatındaki en derin duygulardan biri sevgidir. Ancak, sevginin gerçek anlamını ve doğru yöneltilmesini anlayabilmek, insanın imanını pekiştiren önemli bir ilkedir. İman eden bir insan, bütün kalbiyle sevmesi ve bağlanması gereken varlığın yalnızca Allah olduğunu bilir. Çünkü Allah, insanı yoktan var etmiş, ona beden, akıl, şuur ve iman gibi en değerli nimetleri bahşetmiştir. Bu nimetler, insanın hayatındaki her türlü ihtiyacını karşılamaktadır. Dahası, Allah, Kendisine iman edip itaat eden kullarını dünyada ve ahirette büyük nimetlerle müjdelemektedir. Bu nimetler ise Allahın sonsuz rahmet ve lütfudur. O halde, gerçek anlamda sevgiyi hak eden varlık yalnızca Allahtır. Sevgi, doğasında, sevilenin üstün ve güzel özelliklerine karşı duyulan ilgi ve hayranlıkla şekillenir. Sevilen kişi de bu ilgiyi karşılıklandırarak, güçlü bir sevgi bağı oluşturur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır: Sevginin gerçek sahibini doğru tanımak ve ona yöneltmektir. Allah, bütün güzelliklerin ve üstün sıfatların kaynağıdır. Bu sebeple sevgi, yalnızca Allaha duyulmalıdır.