HİKAYENİN HİKAYESİ
Bir gün Adem, Havva ile elma mevzuu yüzünden küsmüş, ayrı kulvarda takılırken üzgündü. Beni dert ortağı yapmak istercesine:
-Bir gün, asli cennetlerden Firdevsin has bahçelerinde gezerken, diye devam ediyordu; Bir ağacın dalında duran kızıl elmaya uzandığım sırada duyduğum sesle irkilmiş, sağa baktığımda Allahı görmüştüm.
Bana gülerek;
-Ey Adem, bakıyorum da, tombul elmalara hiç dayanamıyorsun, ne olacak senin bu halin, biraz sonra cennete veda edebileceğini hiç düşündün mü?
-Ey Tanrım, beni bundan alır ötekine taşır, lakin cennetsiz bırakmazsın. Sen bilirsin ötesini de.
-Akıllı bir cevap gerçi bu, amma seni burda tutar mı bilinmez.
-Nasıl yani?
-Bence, bir süre sonra buradan gitmek için yakaracak, Tanrım, beni buradan al da, nere atarsan at. Diyeceksin.
-Deme ya, Niye ki?
-Çünkü etrafına saçtığın bazı kokular olacak, ki kesafetine dayanamayacak, karnına sancılar girip, kıvranacaksın
-İyi ama, neden bu?
-Çünkü sana yasak olan Elmayı, kadın ağzına baktığın için yedin ve o içerde çok durmaz, kısmen olsun, muhakkak dışarı çıkar.
-Sonuç olarak, buradan gitmeğe hazır değilsen, hemen hazırlan
-..!
Derken o an geldi ve Adem ile Havva yedikleri haltın ne olduğunu iyice anlayınca, duramayıp, yüce yaratana yakardılar ve Allah yardımla cevap verdi:
-Ey Adem, hata ettim diye çok gam yemene artık lüzum yok. Çünkü elma, seni göndereceğim yerde çok olup, hem yemesi de serbest olacak.
-Allahım, sen ne büyük, ne yüce ve şefkatlisin, şükürler olsun sana
Ve böylece başlamıştı Adem Babamızın yeni dünya hayatı. Hali hazırda
olan her şey ona yabaniydi. Aradığı ölçüler ve tadı bulamıyordu. Elmalar dahi yabani ve türlü yapılarda kimi ekşi, kimi sağır, kimi mayhoş ve tatlıydılar. Aradığı her şeyi kendisi kurmak zorundaydı. Ve nice Yıllar geçip aradan, her şeyin kurulu bir cennetten farksız olduğu bir dünyaya ulaştı insan. Havvadan ötürü kendine öncene kızsa da, hep onu severek yaşadı
Hüsrev Özel