Karanlık ve nem... Hiçte yabancı olmayanlarım. Gece ve yastığımda gizli kelimelerim benim. Gözlerimde, içimde saklı anlamlarım... Benim senlerim... Belki de umutlarımı gizlediğim... Hayallerin canavarlaşıp boğazıma yapıştığı uykularımdan kaçmak için sığındığım karanlığım var benim. Göz gözü görmediği zifiri gecelerde yıldızlarla kendimi avutanım ben. Sen benden uzaklardayken yirmi üç taşlı tespihimle sabahları edenim. Ve uyanıkken daha güzelsin sen. Hayallerin, sözlerin, bakmaya bile cesaret edemediğim bakışların daha güzel. Resmettiğim biz daha güzel. Rüyaların intikamı çok uzaklarda benden. Ve yine ben daha sevdalı...
Bilemezdim elini tutarken bu kadar allak bullak olacağımı. Sen beni yaşarken, ben sende boğulacağımı bilemezdim. Seni bunca severken senden uzak kalmaya tahammül edebileceğimi, kendimi, içimdekini, her gün parça parça akbabalara yem edeceğimi bilemezdim. Hem sevip hem kaçmak isteyeceğimi bilemezdim. Ve seni kendimi hiçe sayacak kadar çok seveceğimi bilemezdim...
...Ne kadar da çabalıyorum sadece seni yaşamak için bir bilsen. Görmemek için gözümü kapatsam da, hayat bana nasıl da fısıldıyor senin dışındakileri. Nasıl da içimi yakıp kavuruyor gerçekler... Umursamasam... Gülsem geçsem... Olmuyor ki... Acı çekmeliyim, sevdikçe acımalıyım işte... Gururumdan vazgeçmeli, yalnız kalınca içimdeki beni kül edip rüzgara savurmalıyım. Millediğim gözlerimi, uyumamak için her gece yeniden kanatmalıyım.
Ve geceler boyunca seni anlatmalıyım yıldızlara. Demeliyim ki; onun olduğum için, bana ait olduğu için çok mutluyum.
..............
Ve yıldızlar yanıp yanıp sönse senin ve benim için. Her biri söz verse kuyruklarında her gece seni getirecekleri için. Ve ben inansam onlara sonsuza dek. Ve beklesem bulutsuz geceleri senin için. Bir daha asla ağlamasam ve bir daha asla içimdeki acıyla seni acıtmasam.
...Bırakıp gitsem... Yapamam ki... Senden vazgeçemem ki... Seni sevmeden yapamam ki... Bana dokunmadan nefes alamam ki... Yanında olmadan kimim ki? Seni sevmek için millemedim mi ben gözlerimi? Akbabaların kanlı ağızları bunun için değil miydi? Düşüncesi bile en kötü rüyalardan daha kötü. Yokluğun acıların en büyüğü. Yokluğun benim kayboluşum.
İçimde parça parçayım. Bir yanım kanarken, diğer bir yanım bahar, bahçe... Ya öyle ya böyle si yok bunun. Hiçi ve Her i yok bunun. İkisinin arasında bir ben var bir de sen var.
...Bu savaşı sen kaybedeceksin gerçek. Elbette bir gün kazanacak olan benim. Boşuna gelme üstüme. Benim artık yitirecek bir şeyim yok. Var ettiğim bir tek O var bende. Ve ben sımsıkı tutuyorum onu içimde. Kimsenin dokunamayacağı kadar korumam altında. Çelikten kapılar nafile... O benim en içimde... O benim en saklı yerimde... Her yerimde bir parçasını görsen de ulaşamayacağın kadar derinde...