Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
ey sevgili sana hep nida yaptım sen bana hatalarımı telmih yaptın ben seni hep tekrir ederken sen her şeyi tecalhül-i arif yaptın ben aşkımı tenasüp yapmak isterken sen tezatlar oluşturdun kalbınde ben senin adının harflerini aliterasyon yaparken sen tariz yapıyorsun her sözümde ben kusurlarına hüsni tatil yaparken sen hep istiham yapıyordun bildiklerine seni teşbihlerimle yüceltirken sen mübalaga diyordun söylediklerime düz yazılarımda secili yazdım seni sen benim konusmamı intak olarak gördün her konuda irsali mesel gibi gösterdim seni bu sensiz ruhsuz bedenime teşhişi bile cok gördün. Seni hep kalbimin köküne ekledim uyak gibi sen bana yarım kafiye olmadın şiirlerimde zenğin kafiye görmüşken seni sen kulak kafiyem bile olmadın ben seni sarmak istemişken sen bana serbest uyak oldun seni hecenin bitmeyecek kalıbıyla yazmak isterken sen kısa kalıba bile durak oldun sen beyıtte bitirirken benim egemenliğimi ben mesnevilere taşıdim seni sen dizelerde bırakırken ellerimi ben bendlere taşıdım seni. Ben bu aşka gazeller yazarken sen mersiye yazdın sevdama ben şarkılar söylemek isterken sen agıt yaktın bana yaktın bana ben sana methiyeler yazmışken sen fahriye yaptın bana ben seni nesiblerde anlatmak isterken sen girizgah(kacış) yaptın ona sana olan aşkımı kosmalara yazdım sen agıtlar yazsanda bu sevdaya ben senin için destanlar yarattım sen sagular yazarken bu aşka sana olan aşkımı lirik şiirlerde anlattım beni sevdamı satirık yazdın sana olan duygularımı epık yazdım sen pastoral gördün, denk degiliz dedin yazdin ben bu sevdaya nazire yapılsın derken bir münetkit kesildin başıma bu sevdamız roman olsun derken bir hikaye bile yazamadin aşkıma ben karagöz olurken sen haçivat kesildin derken bu aşk tragedya olsun ben sen bu aşkı komedya gibi bildin bu sevda tirad olsun dedim ben ben bu sevdayı makale gibi görürken sen her davranışıma haber yazısı dedin ben bu aşkta söyleşiriz derken ben nutuk atarım dedin ey sevgili askima bir manasta ben mi yazayım yoksa kutsal saydıgım bu ask kırıp göcmu edeyim söyle söyle söylede bileyim seyyid nesimi gibi derimi mi yüzdüreyim yoksa seni okurlarıma sözleyip dilemi düşeyim. Dıranasın fahriye ablası gibi yahya kemalin melika sultanı gibi oktay rıfatın türkanı gibi söyle öyle edeyim yada şezai karakocun mona rozası gibi nedimin sadabâda aşık oldugu gibi yoksa tanpınarın rüyasındakı leyla gibi söyle dillere mi düşeyim yoksa Haletin mariyyesi mi gıbı mi yoksa Abdurrahim karakocun mehribanı gibi mi leyla, şiirin, aslı. gıbi mi yoksa poe nın annabell lee si gibi yoksa nicolet gibi mi yapsam yada juliet gibi anlatsam yoksa laura gibi sevsem söyle nasıl yapayım bu sevdamızı kimseler duymasın diyorum ben seni yazıp seni konuşuyorum söyle seni tarihe ismini yazayım mı ben seni kimseler bilmeden seviyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNAN İSPENOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |