..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Hilal Akdemir




14 Aralık 2010
Belki Biraz Kişisel  
Hilal Akdemir
Bana neleri seversin demiştin yapmaktan en keyif aldığım şeyleri sormuştun… Sana kumsalda uyuya kalmak ya da giysilerimde ıslanmak yağmurun altında demiştim. Demek istediğim daha birçok şey vardı ama dememeyi seçmiştim. Çünkü aslında umursamıyordun bunları. Şimdiyse ben merak ettim neleri sevdiğimi. Ama bunları neden yazıp yayınladığımı bilmiyorum.


:BJJF:
Vahşiliğin içinde ki çocuksuluğu seviyorum. Ölümden sonrasını düşünmeyi seviyorum ve ölümden öncesini unutma ihtimalini seviyorum. Unuttuklarımı da unutacağım günü seviyorum, her şeyden önce bulutları seviyorum. Sonsuzluğu anlatan kuşları seviyorum… Her sıkıldığımda gökyüzüne bakmayı, her umutsuzluğumda alkole sığınmayı seviyorum. Kalbimi kıranları bir bir gözümün önüne getirip önce onlara sövüp sonrada onları affetmeyi, affettikten sonra tekrar öfkelenmeyi, öfkelendikten sonra da kendime sinirlenmeyi seviyorum. Canımın acıması hoşuma gidiyor bazen… Acıtmayı da seviyorum bazen ya da umutlandırmayı, oynamayı. Mesela öper gibi yapıp öpmemeyi… Dudaklarımı dudaklarında gezdirip sonra geri çekilmeyi seviyorum. Gözlerindeki tutkuyu görmeyi seviyorum bazen acıyorum da sana. Acımayı da seviyorum bazı bazı kendimi şanslı hissettirdiğinden… Acımasız olmadım hiç ama özeniyorum acımasız olanlara… İsterdim acımasız olmak. İsteklerimden bahsetmek hoşuma gidiyor; yapamadıklarıma kendimi güldürüyorum. Kendi kendime eğlenmeyi, yalnızlığın sıcaklığını, seviyorum bazen. Ya da her tıklım tıklım olmak istediğimde, telefonuma çıkan sesleri duymayı seviyorum. Sizi seviyorum açıkçası. ‘Her şeyin bir çaresi vardır. Yaşamana bak, boşver.’ derken, söylediğim yalana inanmayı, inandığıma da kendimi inandırmayı ve sonra aynı duruma düştüğümde, bir başkasının bana bu cümleyi kurmasını seviyorum. Çünkü o zaman anlıyorum ki kimse kimseden üstün değil ve biz hepimiz, aynıyız. Ani davranmak benim yapım ama fevri kararlar da almam hiç, tezatım sanki biraz, bunu seviyorum çünkü çelişemezsen doğruyu asla bulamazsın. Çelişkiler olmazsa sorulacak sorular, sorulacak sorular olmazsa da cevaplar olmaz, cevaplar yoksa doğru olacak bir şey de olmaz ortada. Bu tarz saptamalar yapmaya bayılıyorum. Garip biriyim, bir an çok mutluyken bir an çok mutsuz olabilirim. Bazen kendimi ulaşılmaz hissediyorum, ukala olmayı hep sevdim ama hep de inkâr ettim. Çünkü kimse ben ukalayım demez diyende zaten ukala değildir. Ama ukala olduğum anlar oldu hatta genel olarak bakış açım bu diyebilirim. Hepimiz aynıyız dedim ama o kadar da değil. Bazen de ulaşamayacakmışım gibi hissediyorum. Kararsızım da biraz ama bu kimin umurunda herkes karar vermekte zorlanır. Hızlı karar verenlerde hep pişman olur, gerçi uzun uzun düşünüp de verdiği karardan pişman olmayan tek insan sanırım Atatürk’tü. Her şeyin bir gün biteceğini düşünüp yüreğimi bastırmayı, sesimi kısmayı seviyorum; kendimi dizginlemeyi… Kaçış planları yapmayı ve bunun için uğraşmayı, arkadaşlarımı da bu konuda taciz etmeyi vazgeçilmezlerim arasında tutuyorum. Kötü bir hayat yaşadığımı her düşündüğümde gözlerimi açıp evime, aileme, âşık olduğum adama bakmayı, dostlarıma gülümsemeyi çok ama çok ferahlatıcı buluyorum. İçimi aydınlatan tek gün ışığı senin gözlerinse içimi karartan, ışığımı kesen bulut kim? Bilmemek de güzel bazen deyip en önemli sorunlarımı geçiştirmeyi seviyorum. Ve en önemlisi beni yaratan bir güç olduğu olgusuna inanmayı ve onu koşulsuz sevdiğimi düşünmeyi seviyorum. Tramvayda giderken her sabah, müzik dinlemeyi, ayakta kaldığımda ayak ağrısından, oturarak gittiğimde bel ağrısından şikâyet etmeyi seviyorum. Bir şarkıyı dinlerken içimden yaptıklarımı düşünmeyi, sessizce sövmeyi kendime ve daha da acısı içimden ağlamayı sonra da dalgın dalgın kafamı pencereye çevirip ‘Evet, hala yaşıyorum.’ demeyi seviyorum. Yaşadığımı hissediyorum her öldüğümde. Her acının öldürücü darbesi beni penceremden bakmaya zorluyor. Ve yarım kalan çok aşk var, geçmişten gelen gelecekte hala inatla hayatını sürdüren… Kurtulmayı deniyorum hep bunlardan ama beceremiyorum ne garip ki 3 ay önce intihar etmeye çalışırken bugün intiharı hiç düşünmüyorum bile. Dedim ya öldükten sonra hep yaşadığımı hissediyorum. Unutmaktan daha çok sevdiğim bir eylem olamaz, unutmak öyle güzel ki… Ve melankolik olmayı seviyorum; herkes gizemli buluyor gözlerimi. Aşklarım var, hayallerim ve hayal kırıklıklarım var, ama hepsine sebep olan benim. Bütün bunları bilip kılımı kıpırdatmamak beni mahvediyor. Ama kendimin bu tembel ve bitmiş, tükenmiş halini sevmeye kendimi zorluyorum. Zor şeyleri severim, kolayca olan her şey basit bir zevk verirken zorluklar her zaman daha vahşi, daha çocuksu ve daha haz dolu bir sevinç yaşatıyor insana. Sevişmeyi seviyorum mesela ama yine de kendimi her durumda olduğu gibi bunu yaparken de kontrol altında tutuyorum. Çünkü hayatım boyunca hep kendimi kontrol ettim. Duygularımı gizledim hep kimsenin yanında ağlamayacaktım mesela bunu öyle çok yaptım ki artık umursamıyorum. Sensiz olmayı da seviyorum bazen ama senle dolup taşmak daha güzel geliyor yüreğime. Sinirleniyorum bazen, çekip gidiyorum sinirimi bozan yerden; rahatlıyorum. Kaçmayı çok seviyorum beni zora sokan her şeyden uzaklaşmayı…

Yanlış kadını oluyorum birçok erkeğin ve hep olmamam gereken yerlerdeyim, yanlış zamanlardayım, baştan aşağı yanlışlık bataklığına saplanmışım. Ama nefes almayı da öğrenmişim o batağın içinde. Hep uğraşıp, her zaman kaybetmeye alışmışım bir kere. Yine de hayatı seviyorum. İşte en çok da bunu seviyorum; bir sürü olumsuzluluğun arasında gözünü kapatıp güzel bir koku aramayı… Gözlerim çirkinliği görürse, burnum güzelliği aramalıydı her zaman. Eğer her şey kötüyse mutlaka bir şeyler iyidir. Burnum kötü kokular alırsa o zaman nefesimi ağzımdan alıp, gözlerim kapalı, ellerimle güzel bir şeyler bulmalıyım dokunacak. İpek kumaşlar olması şart değil sadece güzel bir tek şey yeter bazen gülümsetmeye insanı. İşte en çok bunu seviyorum; Azla yetinip çoğu yaşamayı…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
21 Aralık 2010
Zevkle okudum. Selam ve saygılar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Gidişi İzlemek...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bazen
Öylesine Bir Ben
Senin Bende Tarifin
Beni Yeniden Öldür...
Olur Ya...
Kanatsız Bir Kuş Gibi...
Altın Saçlı Kız
Lezyon
Geçmişin Kölesi; Gelecek.
Adam...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zamanda Dondurdum Seni [Şiir]
En Sevdiğim Film... [Şiir]
Seni Çok Seviyorum; Kendime İtiraf Edemeyecek Kadar [Şiir]
Ama Özgürce... =) ) [Şiir]
Tanrı'm [Şiir]
Hey, Sen! [Şiir]


Hilal Akdemir kimdir?

gerçekçi olmak istediğim açık ama nedense hep hayallerle yaşıyorum. hayalini kurduğum birçok şeyi gerçekleştiremediğim için yazmayı tercih ettim. ve bazende geçekteleştirdiğim şeyleri hayalleştirip yazdım. aslında ben bundan ibaretim tıpkı sizler gibi hem hayallerden hem de gerçeklerden oluşuyorum. tek korkum hayallerimin gerçekliğine inanıp, kaybolmak. . .

Etkilendiği Yazarlar:
annem


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilal Akdemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.