Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Haklı mıdır? Haklıdır... Bunların sokakta oyunun en kuduruk yerinde camı açıp "Çocuk uyuyor gidin başka yerde oynayın eşşek sıpaları" diye bağıran versiyonları da mevcuttur. Bir tanesine "Siz büyüklerimiz bu şehirleri çocuklar güven içerisinde oynasın diye asırlık ağaçları kurban ederek kurmadınız mı?" diye bir cevap vermiştim. Tabi cevabı verirken son derece kekeliyordum, kadının yüzüne karşı söylemem de na mümkündü zira o an ayakucumla kaldırıma çizdiğim hayali yuvarlaklara bakmak kadının gözlerine bakmaktan daha doğru bir davranış gibi gelmişti. Cevap "Sen kimin çocuğusun bakiyim?" oldu. Bu soru içerisinde akşama seni annene şikayet edeyim de gör gününü tehdidi barındırıyordu. Annemin adını söyledim. Tanımıyormuş. Bu da onun Teyze Koruma Gücü çemberine dahil olmadığım anlamına geliyordu. "Şimdi terliği alıp aşağı iniyorum" deyip camı sinirli sinirli kapattı. Diğer arkadaşlarım gibi topuklayıp kaçmayı gururuma yediremediğim için orada öylece gelmesini bekledim. Gelmedi... Fakat yarım saat öncesi gibi bağıra çağıra oynamak için gerekli coşku uçup gitmişti. Ayaklarımı sürüye sürüye eve döndüm. Günler sonra Teyzeyi kocaman popusuyla iki kişilik koltuğumuzda oturup annanemle sohbet ederken görmüştüm. Yanına oturmam için çağırdı. Koltuk yeterince büyük olmasına rağmen onun işgalci poposu kendi popomu sığdırmak için çabalamama sebep olmuştu. Neden Fatma Saray'ın torunu olduğunu söylemedin diye sormuştu. O zaman farketmiştim. Fatma Saray'ın torunu olmak pek çok azar tehlikesini nötralize eden bir savunma kalkanıydı ve kadınlar arasında hakimiyet alanı popo büyüklüğü ile alakalı bir şey olabilirdi. Teyzelik kurumu işte böyle korkutucu, karışıcı kendi içinde kendi hiyerarşisini barındıran bir nevi militarist bir kurum... Peki ben şimdi ne yapıyorum? Geçen gün bakkaldayım. Denizci üniforması içerisinde muhtemelen taze mezun 3 tane genç alışveriş yapıyorlar. Ekmek, yoğurt filan almışlar. Aldıkları yoğurt Kanlıca yoğudu. Önce bir ıkındım sıkındım kendi yoluma gitmek için kendimi ikna etmeye çalıştım. Olmadı... Teyzelik içgüdüsü coşkun bir sel gibi kabarıyor dışarı çıkmaya çalışıyordu. Dayanamadım karıştım... "O yoğurt yemeğe konmaz, başka yoğurt alın" Bu sefer çocukların gözlerinin içine bakıyordum. Neden diye sormadı bile gariplerim. Hemen yoğurdu değiştirdiler. E be kardeşim karşındaki hergün sakal traşı olan koskocaman adam.. Üstelik asker. Yarın öbürgün memleket savaşa girse bunlar çarpışacak. Sana ne! SANA NE!! Yok dinlemedi içimdeki Teyze. Eve gittiğimde girişteki aynada popoma bir göz attım. Büyümüş müydü ne...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ilke Cengiz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |