"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Garip bir tanışmaydı bizimkisi, İkimizin de aynı topraklarda yaşanmıştı en saf zamanlarımız... baş eğmez bir dağın eteğinde merhabalaşmıştık hayatla, kimbilir kaç kere aynı kaldırım taşının üstüne basmıştık farklı zamanlarda! Ve kilometrelerce ötede garip bir şekilde kesişmişti yollarımız... Hiç hayalimde yokken yeni bir aşk, hatta hiçbir zaman olmayacak derken girdin kapıdan içeri... izin istemiş miydin, girebilir miyim demiş miydin... ne önemi var ki şimdi, girmiştin işte! Saatlerce, günlerce sana geçmişimde ki hatalarımı, kabuk bağlamış kapanmış yaralarımı anlattım! Bil istedim, bil ve sende onlar gibi olma! Bir özlemi anlatmak değildi bu, tarih tekerrür etmesin diyeydi tüm sözler... özlemlerimin hepsi geleceğeydi benim geçmiş çoktan –mişlerde kalmıştı... Sen konuşmaya başladın sonra, geçmişini, daha doğrusu hiçbir zaman geçmemişini, sadece takvim yapraklarından düşmüş hikayeni anlatmaya başladığındaysa, içimin ürpermesiyle irkildim ilk önce, sevmeyi bilmiyordun sen... sana kimse bunu vermemişti, hiçbir ilişkinde aşk değildi aslolan, sadece anlık hazlarla yola çıkılmış sonundaysa acılarla mayalanmış bir kadınlık vardı karşımda... sorgulayan, merak eden, kendine de karşısındakine de, hayata da güvenmeyen bir kadın... ve bunları isterken seni daha çok sevdim... Sen anlatırken kimi bir dost, kimi bir sevgili gibi dinledim seni, yapmacık olmadan... kimi çocuğunu pür dikkat dinleyen bir baba edasıyla... Hayat ne kadar zor ve ne kadar kolaydı sana... yaşananlar aynı olmasa da hayat ikimizinde geçmişinde yaralar bırakmıştı, benim üstünü kapattığım, seninse hep yanında taşıdığın yaralardı, sen anlattıkça daha da bağlandım sana... aşkın en güzel olanı paylaşılandı, birlikte çözülen sorunlardı... istedim ki her yanından kanını akıtan geçmiş yaralarını kapat, sevgiyi öğren, hayatın merkezine, aşkın merkezine gidelim seninle... aslolan gelecektir sevgili ve o geleceğe yanında taşıyacağın tek şey ben olaydım, yaralarınsa bizi daha çok birbirimize bağlayan tecrübeler olarak kalmalıydı... Olmadı sevgili, seni sevmenin yükünü çekmek şimdi bana kalan, sense sadece birkaç kırık hatıra daha ekledin şimdi geçmişine... sabretmek, çabalamak bu kadar zor olmamalıydı, isteseydin bir ömrü yolunda çürütebilirdi bu satırları yazan adam, geçmişini bir kenara koyabilseydin! Oysa daha seninle baş eğmez dağın eteğine gidip bıraktığımız o çocukluğu alacaktık... Bensiz bir hayatın ilk günlerini yaşıyorsun şimdi, umarım içimde ki o koca sevginden birkaç parça koyabilmişimdir yüreğine, tenine bir gece çiçekler ekmiştim, son dileğimdir; Hepsi solana kadar ezdirme başka kimseye.... Sabah olmuş yine... Günaydın... Güneş bugün sensizliğe doğuyor sevgili... Erciyesin eteğinden bir parça soğuk getirmiş gün, yüreğimi soğutmaya çalışıyor...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © siyah, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |