Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
“Minarelere ve kubbe çevrelerine özellikle yapıyı tahrip eden elektronik malzeme (hoparlör ve modern aydınlatma armatürleri gibi) elemanların konulamayacağına, ancak paratoner, kandillik ve mahya gibi özgün biçim ve malzemeye uygun tesisin yapılabileceğine, minarelerde fiziksel tahribata neden olan ses düzeni yapılmamasına, eskiden var olanların yeni onarımlar sırasında kaldırılarak yapının orijinal durumuna getirilmesine” karar verilmiştir denmektedir. Ancak, bu karar geniş kapsamlı değildir, çünkü sadece Vakıflar denetimindeki tarihi camileri kapsamaktadır. Yeni inşa edilmiş, inşa edilmekte olan cami ve mescitler bu karar dışında kalmaktadır. Halbuki tüm camilerin bu karar kapsamına alınması gerekirdi. CAMİ GÜRÜLTÜSÜ Bir andavallının megafonla veya kamyonet üstüne hoparlör bağlayıp patates soğan satmak için sokak aralarında “badadis-suvan” diye bangır bangır böğürmesi nasıl ki kentin sessizliğini ve insanların psikolojisini bozuyorsa, aynı şekilde, minarelerin hoparlörlerinden günde beş vakit yayılan ve ortalama 25 dakika süre ezan gürültüsü de insanların huzur ve psikolojisini bozmaktadır. Bir minareye en az dört hoparlör takılmakta, hatta kubbelere bile hoparlör konmaktadır. Ayasofya'nın yanındaki küçük caminin minaresine 10 hoparlör takılıdır ! Kuramsal olarak iki minareli bir caminin etrafa yaydığı toplam ses gücü 2000 Wat'ı aşabilmekte ki bu da cankurtaran/motosiklet sesine eşdeğerde 110-150 desibellik bir ses şiddeti yaratabilmektedir. İnsan kulağının gürültüye katlanma sınırının 60 desibel olduğunu göz önünde bulundurursak maruz kaldığımız tehlikenin boyutları herhalde daha iyi anlaşılabilir. Bir çok yerde vatandaşların cami yapımına karşı gösterdiği tepkinin ana nedeni hoparlörlü camilerin çevreye aşırı gürültü saçan merkezler haline dönüşmüş olmasıdır. Cami altlarının market, nalbur, kasap, manav, börekçi, çiğköfteci, züccaciyeci, berber, terzi, kunduracı, otopark yapılması da bu yapıların gerçek işlevlerine aykırı olup şaşılası çirkin bir görüntü oluşturmaktadır. Peki yetkililer, cemaat bu çirkinliği yadırgamıyor mu? CAMİ SAYISI VE ORANLAMA Hoparlörlü cami inşa etme ve kablo çekerek hoparlörle ezanı nakletme sendromu sürdükçe camilerin oluşturacağı çevresel ses kirlenmesinin gelecek yıllarda daha da artması kaçınılmazdır. Diyanet İşleri Başkanlığı 2009 verilerine göre Türkiye'de toplam 79.096 cami varmış. Cami sayısı en fazla olan il İstanbul (2.944). Ancak, bu rakamlar gerçekçi görünmüyor. Cami sayısı bundan çok daha fazla olmalı. Çünkü artık her yeni yapılan siteye bir telaş hemen bir cami konduruluyor. Buna ek olarak sokak aralarına, yol konaklama yerlerine, AVMlere bile bir sürü irili ufaklı camikondu ve mescit hemen yapılıyor. 2010 itibarile cami sayısının 100.000e ulaşacağını varsayabiliriz. Cami sayısı (96) en az olan il Tunceli. Alevi sivil toplum örgütleri Alevi köylerine cami yapılması ve imam atanmasından şikayetçi. Fakat hükümet bunu duymazdan, görmezden geliyor. İstanbul'un kentsel yüzölçümü yaklaşık 5.000 km karedir. İstanbul'daki cami sayısı kabaca 3.000 olduğuna göre 5 km karelik bir yürüyüş alanı içerisine teorik olarak 3 cami düşmektedir. Bazı yerleşim alanlarında bu sayı iki, beş, on, hatta kırk katına ulaşabilmektedir. 183 cami bulunan Fatih ilçesinde (yüzölçümü 17 km kare) 5 km karelik yürüyüş alanı içerisine düşen cami sayısı 6dır ! Bu rakam Beyoğlunda (9 km kare) 48e çıkar. Eminönü ilçesinin yüzölçümü zaten 5 km kare olup cami sayısı 130dur ! Peki bu kadar cami inşaatı, yeri göğü inleten ezan seslerine rağmen camiye giden var mı? Gidip bakın: Cuma hariç diğer günler camiler bomboş. E peki o zaman bu kadar şamata yapmanın ve cami inşa etmenin, kabloyla hoparlör çekmenin anlamı ne? Güya tapınma ve ibadet amacıyla yapılıyor diye bu çevresel tehdidi görmezden gelemeyiz, ayrıcalık tanıyamayız. Tarihsel ve kentsel dokuyu tahrip etmesi, çevreyi ve insan sağlığını tehdit etmesi, yaşam kalitesini düşürmesi ve iş gücü kaybına yol açması bir yana, hoparlörlü camiler bu bağlamda diğer inanç ve dinlere de uygar bir örnek oluşturmuyor. Çünkü camiler artık “tapınma” değil “rant kapısı” oldu. Cami inşaatı her türlü yapım harcı, resim ve emlak vergisinden muaf. Maliyet çok düşük. Finans kaynağı zaten hazır: halkın bağışları. Bu bağışlar da vergiden muaf. Kredi kullanmaya, faiz ödemeye gerek yok. Su bedava, elektrik bedava, kira gelirleri vergiden muaf. Cami görevlilerine halkın parasıyla bol keseden maaş... Siz için ekonomik sıkıntı çeken bir din adamı gördünüz mü? HUKUK VE ETİK Gürültü yapmak kanunlarımıza göre suçtur. Yasa, yönetmelik veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanuna göre çeşitli yaptırımlar uygulanır. Son düzenlemelerle cezalar arttırılmış olup para cezaları 15.000.- TLden başlıyor. İkinci kez olursa 30.000.- , sonra 45.000.- oluyor. Günde beş kez olursa ceza bir hayli artabilir ve aynı zamanda süreli veya süresiz kapatma cezaları gündeme gelebilir ! Bu yasadan hoparlörlü camiler istisna edilemez. Kuşkusuz amaç camilere ceza kesmek veya kapatmak değildir. Camiler insanları ve çevreyi rahatsız etmeden işlevlerini sürdürebilirse çevresel huzur ve sessizliğe çok olumlu bir katkı sağlamış olurlar. Çünkü ezan gürültüsü nedeniyle sinirleri bozulanlar, başka yerlere taşınanlar, evini satanlar bile var. İşin bir de etik ve insancıl yönü var. Özellikle sıcak yaz günlerinde, daha gün ağarmadan veya akşam gün battıktan sonra, pencereler ve balkon kapıları açıkken, insanlar dinlenirken, çocuklar, yaşlılar uyurken, hoparlörle avaz avaz ezan okumak tam bir saygısızlık, görgüsüzlük, zulümdür. İnsanların özgürlüğüne ve bireysel yaşam alanlarına saldırıdır. İnsanları huzurunu ve rahatını bozmaya, hangi gerekçeyle olursa olsun, kimsenin hakkı ve yetkisi olamayacağı gibi bunun dinle imanla da bir alakası yoktur. Bu resmen insanları taciz etmek, bir takım basiretsiz ve bilinçsiz bünyelerin kendi gibi olmayanlara duydukları bastırılmış nefreti, akılları sıra “kabir azabı” (!) gibi “ezan azabı" (!) ile telafi yoluna gitmeleridir. NE YAPMALI? 2005 tarih 711 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı kararına göre Vakıflara bağlı cami ve mescitlerdeki hoparlörlerin sökülmesi işlemine başlandı mı onu bilmiyoruz ama, Vakıflara bağlı olsun olmasın, estetik, tarihsel ve akustik güzelliği bozan, çirkinleştiren tüm camilerdeki hoparlörlerin sökülmesine bir an önce başlanması elzemdir. Diğer taraftan, camilerin rant kapısı olmasının önüne geçilmeli, cami inşaatlarına ivedilikle bir sınırlama getirilmeli, özellikle büyük metropollerde 5km karelik 1 saatlik yürüyüş alanı içerisinde birden fazla camiye izin verilmemeli, gereksiz olanlar yıkılarak park ve yeşil alanlara dönüştürülmelidir. Ezan okunacaksa bunun çağdaş uygarlık ve şehircilik anlayışına göre, Türkiye'nin de üye olduğu “Avrupa Çevre Ajansı” (EEA) nın gürültü kirliliği normlarına göre, kentsel etik ve görgü kurallarına uygun bir şekilde yapılması herhalde dinen de daha doğru olacaktır. Zaten gerçek inanlı kimse ezan fısıltıyla da söylense onu mutlaka duyacaktır. NOT: Ses kirliliği ve ezan gürültüsü hakkındaki şikayetlerinizi “İstanbul Bölge Çevre Müdürlüğü” bilgi@istanbulcevor.gov.tr) e-posta adresine iletebilirsiniz. Çevre Müdürlüğü bu konuda Müftülükleri uyarmakta, Müftülük de ilgili camiyi uyarmaktadır. Ya da, doğrudan doğruya Müftülüklere e-posta gönderebilirsiniz. Adresleri http://www.devletana.com/muftulukler.htm linkinden bulabilirsiniz .
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |