Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Kafa, anatomide hayvan ve insanların en rostral (anatomik pozisyonda) bölümünde bulunan, genellikle beyin, göz, kafatası, kulak, burun ve ağzı içeren kısım olup bir bütündür şüphesiz. Bu organların değişik memleketlerde görev yapması hiçbir türlü mümkün olmadığı gibi bunun düşünülmesi bile büyük ahmaklıktır. Bu kadar memleket meselesi, ilçemizin meseleleri varken burada oturup Bayındır’ın gözünün ve kulağının nerde, nasıl, kime, hangi şartlarda görev yaptığını açıklamayı siz okurlarıma bildirmek istedim. Sizler gibi ben de Bayındır şebeke suyunu kullanıyor; cuma günü pazara çıkıyor, ıslandığınız yağmurda ıslanıyor, cenaze ve ilanları sizler gibi hoparlörden duyuyor, üzüntü ve sevinçleri paylaşıyorum. Çünkü sizlere bir nefes kadar yakınım, Bayındır’dayım. Sizlerin içinde geziyorum ve bu gezmelerden de rahatsız değilim. O kadar çok sevdiğim Bayındır’da “bakkal amca” devri bitmesin diye Rasim’den alışveriş yapar, Tokatbaşılı, Alankıyılı, Furunlulu çiftçimden pazar alışverişi yaparım. Hele ki salı günü başka pazarlara gitmem. Benim pazarım cuma günüdür. Başka ilçelere gidip pazar alışverişi yapmam. Hayırsever işadamı Sadık Bey’in söylediği ve çok hoşuma giden ve Bayındır’ın belki de geleceğinin kapandığı asfalt meselesini sürekli düşünürüm. Efendim 1967’lerde ilçemizi ziyaret eden Süleyman Demirel’in “Bayındırlı yol mu istersiniz asfalt mı” sorusu üzerine asfalt diyen geçmiş dönem yöneticilerinin yapmış olduğu hatalardan ders çıkaran ve bu hataları tekrar yapmayacağını düşündüğüm Belediye Başkanımız Mehmet Bey’e de gözü ve kulağını benim gibi kiraya vermeyip Bayındır’ı eski sinema makine dairesinden yönettiği için de teşekkürü borç bilirim. Geçmiş hataların sorumlularından çok hataların ne olduğunu düşünür, bu hataların tekrar yapılmaması için elimden geldiğince yarının güzel Bayındır’ının hayalini kurar ve gayret gösteririm. Bayındır’da para kazanıp Tire’de, Torbalı’da ve diğer ilçelerde yatırım yapmam. Hafta sonu tatillerimi değişik ilçelerde geçirmek yerine doğası, manzarası ve iklimiyle cazibe merkezi olmaya aday Alankıyı’da geçirmeyi yeğlerim. Gidecek imkânım yoksa param dışarıya gitmesin der, Yasemin Cafe’de otururum. Gözümde, beynimde, kafatasımda, kulağımda, burnum, ağzım ve sizlere yazdığım parmaklarım da sizler gibi Bayındır’da ve benimle. İlkbaharın başlamasıyla sizlerin hissettiği sıcaklığı hissediyor kuş cıvıltılarını duyuyorum. Ne başımı ne de başka bir organımı kimseye kiraya vermedim. Hepsi de benimle beraber. Aslında verilemez mi, verilebilir; vücutta kiraya verilebilecek tek organsa sadece beyindir. Ancak ben onu da vermedim. Çünkü o ancak bana yetiyor. Kızılkeçili’deki Afilli’ye yakınlığım Hasköy’deki Mustafa amca kadar. Yaklaşık iki yıllık yayın hayatı olan gazetemizi sizlere 29 Mart seçimlerinde ulaştırdık. Şehir dışında olmam sebebi ile bir süre ara verdik. Baktık olmadı; dediler ki, ahh eskiden bir Ömer Avcı’mız vardı, şimdi o da yok. Eee o zaman biz varız sizinleyiz. Allah razı olsun hepinizden. Ailenizin bir evladı olarak gördünüz sürekli destek verdiniz vermeye de devam ediyorsunuz. Yaklaşık 40 günde 30 sayı ile hafta içi her gün sizlere güncel haberlerle ulaştık. Ne geçen senenin fosil haberini sunduk, ne de ulaştıramamazlık yaptık. Yenice Mahallesinde okuduğunuz gibi, Kızılay Kahvesinde okunduk. Ergenlide gezdiğimiz gibi Hasköy’de gezdik. 24 saatimizi sizinle beraber geçirerek dedik ki, sizlerden aldığımız destek, güvenle haberleri sizlere zamanında ulaştırmak bizim en büyük görevimiz dedik. Bayındır’ın her köşesinde biz varız, olmaya da devam edeceğiz. Biz haberciyiz, haber peşindeyiz. Rüyalara dalmadık. Bugün gerçeklerle yaşadığımızı, gazetecilik sektöründe de havzanın en büyük gazetesi olarak sürekli taklit edilmek istendiğimizi görünce gerçekten mutlu oluyoruz. Gönül isterdi ki bunu yapanlar; benim gibi büyük bir beynin Bayındırdaki gözü kulağı olsun. Gazetemiz havzanın en büyük sesi, gerçeklerin tak kendisi. Biz büyücü olup oturduğumuz yerden ne Tire’ye, ne Ödemiş’e, ne de Torbalıya göz ve kulak olalım demedik. Merkezden oturup haftalık, yıllık haberleri dün olmuşçasına önünüze getirmedik. Ben burada Bayındır’da yaşıyorum ve sadece sizlerin gözü ve kulağı olabilirim. Üç beş kuruşluk kartvizit baskısı kapabilirim hevesiyle gazetecilik oynayacak yaşı da geride bıraktık. Bu işler ekip işidir, gazetecilik yürek işidir. Hepsini bir araya getirirsen de adı Yerel Güç olur. Duyanlar duymayanlara söylesin ama kulaklarını kiraya vermiş olanlar duyamayacağı için sadece YERELGÜÇ okumalarını önerebilirim. Diyeceksiniz gözleri de kiradaysa ne olacak? Allah yardımcısı olsun, sağlığına duacıyız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serdar ULUSOY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |