Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Kolay olmadı bu yaşa gelmek, saniyeler dakikalar boşa geçti ömürden gitti gibi görünsede;bu yaşa gelmenin bedelini alnımdaki kırışıklıklarla ödediğimi düşünüyorum.İnsan olmamızın getirdiği özellikten olsa gerek kimi zaman boşluklara düşüp hatalar yapıldığı gibi benimde hatalarım olmuştur.Bu hatalarımı miras kabul etmediğim gibi savunmadım hatta savunmayıda düşünmedim.Bunları kötü hayat tecrübeleri olarak hayatıma yön vermede yeterince kullandım yada kullanamadım bu ayrı bir mesele lakin yaşamımda kaderimi değiştirmiş bazı hadiseler yüzünden de olumsuzluklara kapılıp hayata küsmedim, depresyona girmedim sürekli yarınların daha güzel olabileceğini hayal ederek daha mutlu daha güzel günleri yaşamanın benim hayatıma nelerin yön vereceğini sürekli düşünerek bu yaşıma geldim. Sevinçli,neşeli,kederli olduğum anlarımı kimseyle paylaşmadım heleki üzüntülerimi etrafımdaki hiç kimseye hissettirmeyerek acılarımı hafifletmeyi düşünmedim.Dost dediklerimizin dost olmadıklarını geçte olsa anlamış olanlardanım.Hani derler ya “ üç çeşit dost vardır.Birincisi ekmek gibi,her gün ararsın.İkincisi ilaç gibidir,lazım olduğunda ararsın.Üçüncüsü mikrop gibidir.Gelir seni bulur” eh işte biz aramasakta bizi bulanları dost olarak görmediğimi belirtmek isterim. Ben yaptığım hataların miras olmadığını sadece acı hayat tecrübeleri olduğunu savunacak kadar açık ve dik duruş sergileyebiliyorsam,gerçek dostlarımın kimler olduğunu idrak edebiliyorsam,hala hatalarının hata olmadığını değişen Türkiye’de gömleklerinin değiştiğini çağa ayak uydurduklarını çıkarları ve şahsi menfaatleri doğrultusunda saf değiştirerek sürekli hata yapan, sadece yaradan’dan ötürü insan gözüyle baktığım zavallılar. Hayatının her demini dedikodu,menfaat ve kişisel çıkarlarını ön plana atarak, Milliyetçi Hareket Partisi’ne ihanet ederek hatta buda yetmezmiş gibi bunu sürekli deklare eden eskimiş ve gittiği yerde bile yeni olamamış zati muhteremler.Sizler yüzü kızarmayan,mevki ve makam hastaları,samimiyetsiz ve şuursuz olmanızdan olsa gerektirki sürekli kurt (çuk) olarak evre değiştiriyorsunuz.Asla Bozkurt olamayan Anavatan’la (BALLI KURT),Doğru Yol ile (NALLI KURT),Büyük Birlik ile (GÜLLÜ KURT).Şimdide yeni sahne yeni kılıfla (AK-KURT) oldunuz.Oldunuz olmasına ama hala eskinizin ismiyle anılıyorsunuz.Bundan sonra kendinize koyamadığınız adınızı ben değişitiriyorum.Kurt’çuk sunuz. Faşistlikle suçladığınız bu kutlu davanın Milli çıkarlarını şahısların üstünde tutuğunu anlayamadığınızdan olsa gerek.Görev ahlakı yüksek olan,haksızlıklara karşı direnebilen,geçmişe saygı gösteren kutlu bir yol üzerinde sadece Türkiye’yi dış güçlere karşı savunan bu yanlış gidişata dur diyebilen ve şahsında hiçbir leke olmayan,hakkında usulsüzlükten dava bile açılmamış adı gibi Devlet sayın genel başkanımı ve Ülkücü hareketin hiçbir döneminde şahsi menfaatleri için eğrilmemişleri bile faşistlikle suçlarken utanmıyorsunuz. Ülkücülüğün ne kadar şerefli bir paye olduğunu unutamayanlar her kongrede,seçimde veya Anayasa değişikliğinde ortaya çıkarak nifak,fitne ve bölücülük hizmetlerini bihakkın yerine getirip daha sonrada kış uykusuna yatan zatı muhteremler.Yerel seçimlerde sağda birlik diyerek seçmeni proveke eden bu (AK-KURT)lar cephenin yağlı kemiklerine bir türlü doymadılar.Ama ben bunların ihanet ve delaletlerine doydum. Gelelim Anayasa değişikliği’ne yeniden mağduriyet oluşturmak adına hazırlanmış olarak ele alınmış bu Anayasa değişikliği paketinde göze çarpan toplumu ilgilendiren zorunlu ve insani hizmetlerin makyajlanarak öne çıkarılmak istenmesidir. Yüksek yargıyı ilgilendiren değişiklik önerilerinde ise, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısına müdahale edilmekte, alacakları kararlar için itiraz ve yargı yolu açılması planlanmaktadır.Son kozların oynandığı ve halkın gözünde biten,ne yapacağını bilemeyip yüksek yargıya müdahale, yüce divandan kurtulmanın telaşını taşımaktadırlar.Bu telaş bu iktidarın sonu olacak ve ebediyete kadarda yaptıklarının cezalarını çekeceklerdir. Sefaletini, yokluğunu, dibe vuran hayat şartlarını, işsizliğin ana babalara verdiği acıları görmeyenler bu kadar sıkıntının içersinde tutturmuşlar bir paket değişliği,hadi bakalım nereye kadar devam edecek. Milletimiz şunu bilmelidir ki: Türk Milleti adına gerçekleri dile getiren tek siyasi parti Milliyetçi Hareket Partisi'dir. Milliyetçi Hareket Partisi, halkın gerçek gündemini dile getirmeye devam edecektir. Artık AKP iktidarının, ABD ve AB'nin istekleri doğrultusunda hazırlayıp yutturmaya çalıştığı hap(!), şifa değil ızdırap vermektedir Milletin menfaatlerini,çıkarlarını şahısların üstünde tutan,milli mukaddesata ve geçmişe saygılı bir Türk’çüyüm ve ülkücüyüm diyebilenlere ne mutlu,yolumuz ölene kadar değil Turan’a kadar diyenler ile. Sözün bittiği yerde son olarak kendilerini eski yapanlara sorarım.Bu davaya girerken yeminimizi ederken acaba içinizden ne geçti ve şimdi ne geçiyor?Bu dava uğruna 5000 şehit veren bir harekete ihanet etmek bu kadar kolay mı?Ülkücü insan ne başkalarına uşak olmayı ne uşak olarak kullanılmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır bilginize..!!!Yaradanım yolunuzu açık etsin AK-KURT’lar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar ulusoy, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |