Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Epeydir bir ağırlık vardı üzerimde. Sanırım verdiklerimin karşılığında hayattan alamadıklarımın yükleri idi bunlar. Körelen umutlar, kırılan düşler, bezginlikler ne varsa fazla gelmeye başladı üzerime. Bahar yaklaşırken şööyle bir hafifleme ihtiyacı hissettim. Ayakkabıları fırlatıp, çakıl taşlarının üzerinden denize taş sektire sektire kendime en yakın limana koşup kağıttan bir gemi yaptım ve içine içimde ne kadar fazlalık varsa doldurdum. Özellikle kağıttandı gemim ki, ben yükledikçe ya batsın denizin dibini boylasın, ya da bir kibritlik ömrü olsun. Sonra batan geminin eskileri olacak hepsi. Çocukken kağıttan kayıklar yapar yüzdürürdük leğende yazın:) eğlenceli gelirdi hatta içine çikolataların folyolarından adamlar bindirirdik. O zamanlar kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratırdık, kimsenin oyuncağı haline gelmemiştik henüz. Önce gönül temizliğine verdim kendimi. Aslında mecburi istikamet gibi birşeydi bu. Yapmak zorundaydım. Birkaç zamandır son şansını verdiklerim vardı. Biraz ukalaca göründü size bu sözüm belki, "birilerine şans vermek!" Ama hiç haketmeyen insanlara onları affetmek için süre tanımanın adına başka birşey diyemiyorum. Onların bu son şansı, aslında bizim de son umutlarımız. Beklediğimiz önemli şeyler olur ve o değer verdiğimiz vefasızların onca yaşanmışlığın anısına, yüklenmiş onca güzel sıfatın anısına güvenimizi boşa çıkarmamasını bekleriz. Onlara kötü diyen herkesi haklı çıkarmamasına, haklarında duyulup inanılmayan şeyleri inanılır kılmamasına ve bizi göktaşı düşmüş kadar büyük bir boşlukta bırakmamasına dair son umut. İçimizde hala en güzel yerlerde sakladığımız, ama artık saklamaya gerek duymadığımız birçok kırık anıyı da dışarı çıkarmayı hatırlatıyor bu durumlar. Gelmiş geçmiş ama bizimle aynı his diyarında bir daha buluşamamış kim varsa artık önemsemediklerimiz çuvalına atıyoruz. Ben de derledim topladım, çuvallarımı kutularımı, içlerine gönül çöplerimi de koydum yaza hafif bir merhaba demek niyetiyle. Bunları taşımak ne büyük ağırlıkmış meğer dostlar. Sözleri, davranışları diken gibi kalbime saplanan uzak yakın kim varsa gereksiz tüm eşyalar gibi boşalttım işgal ettikleri yerlerinden, tıpkı üzerimize dar ya da bol gelen giysiler gibi. Bunlar artık bana dar, ben onlara bol geliyormuşum ancak anladım. Eleğe döndüm eleye eleye :) bakalım kimler kalacak benden geriye ;) Uğurlar ola tüm gidenlere.. Böylece hatalarıma aralık bıraktığım dönüşlerime dair bütün kapılarımı kapadım, duvarlarımı sağlamca ördüm korkmadan. Nasılsa o kapıları açtırmak, duvarları yıktırmak ancak sevgiyle mümkün ve içeri girmek isteyenlerin kalpten dilemeleri yeter de artar dedim. Bakmayın rahatlamış konuştuğuma bunların yası bir ömür gider benimle. Çok zor olsa da hayat sanırım bana ilk kez uğurlamayı öğretiyor. Çok zor uğurlayanlardandım ben. Kalbime giren insanları, dostluğumu verdiklerimi orada bir ömür tutacak, orada ölene dek rahat ettirecek kadar yerim, sabrım ve mücadele gücüm vardı benim. Bazı insanlara ve olaylara çok özel anlamlar yüklüyoruz zaman içinde gereksizce. Kolay değil gönül temizliği öyle camdan halı silkeler gibi silkelemek içinden sevdiklerini.. Yüreğin ağrıyor kolların yerine. Sonra giriştim düşünce temizliğine. Düşünce kalkmak zor oluyor diye kötü bir espri ile mektubu şenlendireyim hatta:) En çok ağır gelenlerden başlıyor ya insan işe, sonradan yorulunca kalmasın diye geriye, ilk bindirmesi gerekenleri bindiriyor önce gemiye. Gönül çöplüğü ne çok yer tuttu, fazla gönül insanı olduğumdan olsa gerek. Panikle başka neyi yüklemeliyim diye düşünürken telaşlarım aklıma düştü.Telaşlarımın hepsinden vazgeçemedim, sadece bir kısmını atabildim birgün lazım olurlar diye. O kadarcık telaşımı yollamam bile biraz sükunete yer açıverdi hemen. Düşüncelerimde nerede karamsarlık var onları da yükledim gitti. Kalp kırıklarımı da bindirdim ki, kendimde boşvermişliklerime biraz yer kalsın. Eski takılarım, eski takıntılarımı tıktım bir kutuya onu da salladım gemiye. Bulmak için çırpınıp bulduğumda beni üzen şeyleri bir daha aramaya çalışmamak için o konulardaki son umutlarım da yerlerini aldılar gemide. Boşyere gözyaşı akıttığım eski püskü ne varsa arkadaş ettim gemideki diğerlerine. Huzuru serbest kıldım gönlümde inançlarım geniş geniş dolansın diye. Hani Mesnevi'den alıntı bir hikaye var, orada geçer; ortak hüzünlermiş ya insanı yakınlaştıran, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakin kılan, ben de ortak hüzünlerimi paylaşamayanları bir sonraki gemiye sakladım hala ortak birşeylerimiz çıkabilir diye. Sonra hayata bir kez daha "herşeye rağmen seni seviyorum" dedim , umut kırıntılarım ile kağıttan gemim minik dalgalarla açığa sürüklenir iken, ufukta derinlerde bir yerlerde batıp dibi boylayacağını bilmenin hem huzuru hem hüznü ile kendilerini uğurlarken, gözümdeki tek damla yaş da akıp akmamakta direniyordu. Yorgunlukla çakılların üzerine uzanıp, bir gökkuşağı görüp yeniden tatlı hayallerin peşine düşer miyim diye gökyüzünü seyre dalmışken mektubun sonuna vardım. Hayatın aynasından en güzel umutlarınızın gerçek olarak yansıması dileği ile.. Rüya 13 Nisan 2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rüya Bayram , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |