Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Elden ayaktan düşmeler kapımıza kadar dayandı, Ehli dünyanın keyfine kanmalara yürümelerin peşindeyiz! Hoş görmelerin yüzüne bakmaları çoktan unutup, Hor görmelere kucak açmalara sığınmışız. Zaman aynı kefede bırakmadı insanlığımızı; Giderayak bahanelere gülümseyip Körler çarşısında aynalar satmanın, Sağırlar ülkesinde gazeller atmaların elinden tuttuk. İyilerin yanında,kötülerin uzağında olmaları çıkardık aklımızın yüzünden. kılavuzları yok saymalar işimize geldi. istediğimiz yalana çıkmıyor diye bütün haritaları yırtıp; nereden gelip,nereye gidecekleri umurumuzun yanına bile yaklaştırmadık. ne olduğumuz gibi görünmelerin peşine düştük, ne de göründüğümüz gibi olmalara sesimizi çıkarttık. acele etmeler ruhumuza düştü düşeli, hep insanlığımızı evde unuttur olduk. çoban heybesinde,bir masalla uykulara misafirliğe gitmişken; bize kurtlar gibi emin olmalar düştü. İçimizde devleşen kirliliği Suyu,sabuna yoldaş yapıp def edeceğimize inandık. Gözyaşlarımızı hiçe sayarak! Kılıktan kılığa koştuk; Nice insanlar olup üstümüzde elbiseler bulamadık, Ve nice elbiseler diktirdik de, İçinde barınacak insan olamadık! Dünya semazenbaşı, Biz ise semazen:dönüyoruz yalnızlığımıza, Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olmalara sırtımızı dönüp, Hırs ile dolduruyoruz ceplerimizi. Hataları örtmede gece gibi olmaları siliyoruz satır aralarımızdan, Bu yüzden ayıpsız dost ararken,dostsuz kalıyoruz. Bin musibet gelse de başımıza, bir nasihatine kulak asmalar gelmiyor aklımıza. Ey Mevlana! sırtında gül yaprağı taşıyıp ta, vardığı yerlere gül kokusu eken hamal Hazreti Mevlana! Sen ki 72 buçuk milletle beraber olup ta yinede elini kötülüğe bulamadın. Biz ise talanlar bıraktık gül bahçelerinin topraklarına, Ümitler vardır deyip, Ne ümitsizlik mahallesinin kaldırımlarında rastlandı ayak izlerine, Ne de karanlığa giderken görüldün Güneşler var demenin peşi sıra… Oysa biz çıkamadık,o mahallenin karanlığından. Kılıktan kılığa koştuk da; ne olduğumuz gibi görünmek işimize geldi, Ne de göründüğümüz gibi olmaları becerebildik. Kim olduğumuzu unutalı asırlar oldu, umutsuzluk kapısı değil bu biliyoruz Yüz kere tövbeler ektik gökyüzüne Uslanmadık şimdi yüz kere bozulmuş tövbelerin ateşindeyiz ne olursak olalım yine de gelelim mi? Hüseyin Avni Çakmak
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin Avni ÇAKMAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |